Blockchain’i en fazla benimseyen sektör finans gibi duruyor olabilir. Ancak enerji sektöründeki uygulamalar liderliğin el değiştirmesine neden olabilir.

Enerji ya da daha alt bir sınıflandırmayla elektrik sektörü dünyanın dört bir yanında Blockchain’den faydalanmanın yollarını arıyor. Gelişmiş ülkelerde küçük çaplı işletmeler çeşitli mikroşebekeleri Blockchain altyapısına sahip platformlar üzerinde yönetiyor.

Deloitte analistlerinden Kathleen O’Dell, Carol Mulholland, Sri Sekar, Ryan Daly ortak imzasıyla yayınlanan “Powered by blockchain – Reimagining electrification in emerging markets” başlıklı makalede, sektörün Blockchain’e olan ilgisini çok sayıda örnekle ele alınırken, ileriye yönelik çeşitli öngörüler de paylaşılıyor. New York ve Tokyo gibi büyük metropollerde ve Avustralya’da enerji ticareti platformlarının geliştirildiği kaydedilen makalede, bu tip oluşumların dünya çapında tedarik zinciri verimliliğini artıracak uygulamalara imza attığı belirtiliyor.

Tokyo ve New York’un, aşırı derecede gelişmiş, sermaye yoğun iletim ve dağıtım ağları ile bu ağlara hizmet eden araçların yer aldığı karmaşık yapılar olarak tanımlandığı makalede bu kaosu andıran ortamda Blockchain’in rolü sorgulanıyor. Dünyada 1,14 milyar insanın elektriğe erişimi olmadığına dikkat çekilirken, Sahra altı Afrika ve Hindistan’ın ön sırada bulunduğu, Blockchain’in bu bölgelerde kurulacak yeni yapılarda ilk faktör olabileceğine değiniliyor.

Makale, gelişmekte olan ülkelerin üç ana başlık altında bu teknolojiden faydalanabileceği savıyla devam ediyor. Bunlar “finansman açığını kapatma”, “enerji işlemlerini etkinleştirme” ve “şeffaf bir yapıyı ortaya çıkarma” olarak sıralanıyor.

Blockchain elektriğe erişimi nasıl kolaylaştırır?

Makalede yanıtı aranan sorulardan biri Blockchain’in nasıl bir fayda sağlayacağıyla ilgili. Elektrifikasyon, enerji hatları kurulması, enerji üretimi ve iletimi ile ilişkili maliyetlerin hem fiziksel hem de finansal zorluklarla dolu olduğuna dikkat çekiliyor. Yatırımcıların, yaptıkları yatırımı telafi etme noktasında, düzenleyici kurumların ise daha şeffaf bir yapı için Blockchain’den faydalanabileceğine vurgu yapılıyor.

Her bir başlık ayrı ayrı detaylı bir şekilde ele alınıyor. Örneğin finansal yatırımın geri dönüşünün 15-20 yılı bulan uzun vadeli anlaşmalara bağlı olduğuna değiniliyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu tip kurumların kamuya ait olduğundan söz edilirken, bu tip projelere fon sağlayan uluslararası işletme ve kurumların risk faktörü öne çıkartılıyor. Makale yazarlarına göre gelişmekte olan ülkelerin kredibilitesinin düşük olması kredi veren kurumların daha titiz bir araştırma yapmasına neden oluyor. Yazarlara göre Blockchain, sağladığı şeffaflıkla bu kredibilite sorununun azalmasını sağlayabilir.

Akıllı sözleşmeler anahtar rol oynayacak

Makalede öne çıkartılan bir başka konu da akıllı sözleşme faktörü. Bu tip uygulamaların süreçleri hızlandırma, verimlilik sağlama ve şeffaflık konusunda avantaj sağladığına dikkat çekilen yazıda Hint Enerji Borsası örneği veriliyor. Ülkede 2015 yılında yenilenebilir enerji sertifikaları için bir pazar açıldığı belirtilirken, akreditasyon, tescil ve ihraç süreçlerinin zorlu ve zaman alan bir yapıya sahip olduğu kaydediliyor. Makale yazarlarına göre akıllı sözleşmeler bu sorunu ortadan kaldırma noktasında anahtar rol üstlenebilir.

Kırsal alanların elektrifikasyonu Blockchain ile daha kolay

Yine dikkat çeken konulardan biri de düşük nüfusa sahip kırsal alanlara enerji götürülmesi. Makalede, ticaret otomasyonu ve şeffaflığın yalnızca mevcut şebekeyi güçlendirmekle kalmayacağı, işletme maliyetlerini de düşüreceği ifade ediliyor. Maliyetlerin düşürülmesi yalnızca kırsal alanlarla ilgili değil. LO3 gibi şirketlerin New York’taki bir mikro şebekenin işletilmesinde Blockchain için testler yaptığı, Hindistan’da ise Power Ledger’ın kentsel alanlarda benzer bir uygulama için çalıştığı ifade ediliyor.

Yenilenebilir enerji üretimi Blockchain ile daha verimli olabilir

Yenilenebilir enerjinin sektör içindeki payının artması da Blockchain’in değerlendirilebileceği bir başka alan olarak tanımlanıyor. Güney Afrika’dan Bankymoon örneğinin verildiği yazıda, şirketin güneş enerjisi sistemleri ve çatı üstü enerji üretimi için ön ödemeli sayaçları bu sayede mümkün kıldığından söz ediliyor. Bankymoon’un çözümündeki ön ödemeli sayaçların, faturaların dijital para birimleriyle ödenmesini mümkün kıldığına vurgu yapılırken, okullar ve diğer sosyal kurumlar için farklı ödeme alternatifleri ve uygulamalar geliştirilebileceğine dikkat çekiliyor.

Güçlü bir çözüm, ama mucize değil

Makalenin ilerleyen kısımlarında ise Blockchain’in pek çok sorunu çözmekle birlikte her yerde uygulanmasının mümkün olmadığına da atıfta bulunuluyor. Bu alanda yatırım yapmak isteyen işletme ve kurumların konsorsiyum oluşturma, yatırım yapılacak projenin ölçeği, merkezi kamu hizmetlerine duyulan ihtiyacın devam etmesi, sermaye çekme gibi konulara dikkat etmesi gerektiğine değiniliyor.