Son yıllarda Blockchain konulu yeni patent sayıları her yıl neredeyse iki kat artıyor. Peki hemen her sektörden gelen bu atağın ardında ne gibi sebepler yatıyor?

2013’te 27, 2015’te 258, 2016’da 594 ve 2017’de 1200’den fazla patent. Evet, sadece Blockchain bazlı teknolojileri içeren yeni patent sayılarından söz ediyoruz. ABD özelinde en fazla Blockchain patentine sahip olan şirketler ise Bank of America (43 patent), IBM (27), Mastercard (27), Fidelity Investments (14), Coinbase (13) World Award Foundation / World Award Academy / AMobilePay (12), TD Bank (11), 402 Technologies (10), Accenture (9), Dell (8) olarak sıralanıyor.

Ancak bu konuda liderliğin ABD ya da Avrupa’da değil, Çin’de olduğunu belirtmemiz gerek. Son kurulanlarla birlikte ülkedeki Blockchain şirketi sayısı 450’yi geçmiş durumda. Bu durum, doğal olarak patent sayılarına da yansıyor. Thomson Reuters ve Dünya Fikri Mülkiyet Kurumu’nun (WIPO) hazırladığı çalışmaya göre 2017 yılında Blockchain patent başvurularının yarıdan fazlası Çin’deki şirketler tarafından yapıldı. Bununla birlikte ReDis Innovation’un WIPO verilerini kullandığı güncel bir analize göre patent sayıları sıralamasında ABD ilk sırada bulunuyor. Çin, Avustralya, Kanada, Almanya, Hindistan, İngiltere, Singapur, Meksika ve Rusya ilk 10’u oluşturan diğer ülkeler olarak sıralanıyor.

Blockchain patentlerini kimler alıyor?

WIPO’nun patentscope.wipo.int adresindeki patent arama motoruna Blockchain ifadesini yazdığımızda ise bu makaleyi hazırladığımız sırada 1892 patent yayınlanmış görünüyordu. En güncel olanlar hangileri diye baktığımızda ise sadece 19 Temmuz’da 28 adet, 1 Temmuz’dan bu yana ise tam 90 yeni Blockchain patentinin listelendiği görülüyor.

Yine 1-23 Temmuz 2018 arası döneme baktığımızda başvuruların farklı ülkelerden olduğu da görülüyor. Kimi şirketler lokal patent başvurularıyla yetinirken çoğunluğun tüm dünyada geçerli olması için başvuru yaptığını söylemek mümkün.

Patentlerin ne tip işler için alındığına bakıldığında da bir çeşitlilik göze çarpmakla birlikte belirli konulara yoğunlaşıldığı görülüyor. Kimlik doğrulama ve akıllı sözleşmeler gibi konular daha bir revaçta. Bununla birlikte nesnelerin interneti altyapıları ya da mobil uygulamalarla da karşılaşılabiliyor. Örneğin Temmuz 2018’deki listeye baktığımızda Mastercard’ın akıllı sözleşmelerdeki bilgilerin girişine yönelik patenti, Intel’in nesnelerin interneti (IoT) güvenliğinde Blockchain kullanımı, IBM’in ortaklaşa yazılan programlarda hangi kodun kim tarafından eklendiğinin izlenmesi, Huawei’nin veri işlemede Blockchain kullanımı gibi patentleri karşımıza çıkıyor. Patentler sadece şirketler tarafından alınmıyor. Örneğin güncel listede Pekin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile Norveç’teki Stavanger Üniversitesi’nin patentleri de bulunuyor.

Walmart, bir teknoloji şirketi midir?

Dünya gazetesindeki köşesinde “Walmart, bir teknoloji şirketi midir?” başlıklı bir yazı kaleme alan ReDis Innovation Kurucusu Selin Arslanhan Memiş, dünyanın en büyük perakende şirketlerinden Walmart’ın toplam patent sayısının 2721 olduğunu belirtirken kısa süre önce üç tane de Blockchain patenti aldığına dikkat çekiyor.

Bu patentlerin yarıdan fazlasının 2017 – 2018 döneminde alındığının altını çizen Selin Arslanhan Memiş, Walmart’ın bir teknoloji şirketi olmamasına rağmen bulut, yapay zeka, robotik ve sanal gerçeklik gibi konularda Microsoft ve Google’ın da aralarında bulunduğu çeşitli teknoloji şirketleriyle işbirliği yaptığını belirtiyor.

Tüm bunların ardında Amazon gibi ciddi bir rekabet tehdidi bulunduğunu ifade eden Memiş, yeni teknolojilerin yalnızca üretim yöntemlerini değil, şirketlerin davranış biçimlerini de değiştirdiğine dikkat çekiyor. Walmart’ın bir zamanlar piyasa değerine göre dünyanın en büyük üçüncü şirketi olduğunu, ancak Amazon ve diğer teknoloji şirketlerini de etkisiyle piyasa değerini artırmasına rağmen 16. sıraya gerilediğini vurguluyor. Bu durumun yalnızca Walmart için geçerli olmadığını belirten Arslanhan Memiş, yazısını şu cümlelerle bitiriyor:

“Dünya artık değişti. Geleneksel şirketler hayatta kalmak ve rekabet güçlerini koruyabilmek için, bu değişime uyum sağlamaya çalışıyorlar. Yeniye uyum sağlayamayan ortadan kayboluyor ya da şekil değiştiriyor. Benzer bir şeyi ülkeler için de söylemek mümkün. Büyüme dinamikleri değişiyor. Yeni teknolojilerle geleneksel sektörlerini dönüştürebilen ülkeler ancak rekabet güçlerini koruyabilecek.”