• Özet

Bitcoin başta olmak üzere kripto paraların arkasındaki blokzinciri (Blockchain, BC) ve dağıtık kayıt (Distributed ledger, DL) teknolojilerinin sermaye piyasalarına ne şekilde uyarlanacağına ilişkin çalışmalar sürdürülürken, merkeziyetsiz finansın doğuşu ve işlerliğini kısa süre içerisinde kanıtlayarak büyük bir ivmeyle önemli büyüklüklere ulaşması bolojilerin finans ve bankacılık kesimi açısından önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Çalışmada, öncelikle Bitcoin’in çıkışından itibaren kripto para eko sistemindeki gelişmelerin dayandığı teknolojik gelişmeler, trendler ve merkeziyetsiz finansın gelişiminden bahsedilerek, kripto paraların ve merkeziyetsiz finansın doğuşu teorik bir çerçeveye oturtulmaya çalışılmıştır. Daha sonra, merkeziyetsiz finans alanındaki gelişmeler de dikkate alınarak söz konusu teknolojilerin sermaye piyasalarına ne şekilde adapte edilebileceği incelenerek ülkemizde izlenmesi gereken yöntem ile ilgili bir öneri geliştirilmeye çalışılmıştır.

2- Dağıtık Kayıt Teknolojisinin Sermaye Piyasalarına Adaptasyonu

a) Giriş

Dijitalleşme ve kripto varlık eko sisteminin süratli gelişimi dağıtık kayıt teknolojisinin sermaye piyasalarında kullanımı için bir itici güç oluşturmakla birlikte, mevcut eko sistemin düzenlenmesine ilişkin çalışmaların oldukça yavaş işlemesi ve yeni teknolojinin yıkıcı/dönüştürücü etkisinin yarattığı direnç, bu adaptasyonun önündeki en büyük engeller olarak görünmektedir. Özellikle, son dönemde eko sistemdeki en önemli gelişmelerden biri olan merkeziyetsiz finans ile birlikte gündeme gelen istikrarlı jetonlar (Stable currencies) ve buna cevaben merkez bankalarının kendi kripto paralarını (Merkez bankası kripto parası, central bank digital currency-CBDC) geliştirme çalışmaları ve blokzinciri ile dağıtık kayıt teknolojisinin bazı iş modellerinde kullanılmaya başlanması dağıtık kayıt teknolojisinin önemini artırmıştır.

b) Merkeziyetsizleştirme (Decentralization), Paylaşım Ekonomisi (Sharing Economy) ve Portal Ekonomisi (Portal Economy)

Dağıtık kayıt, blokzinciri teknolojileri, kripto paralar ve merkeziyetsiz finansı daha iyi kavrayabilmek için öncelikle son yıllarda ekonomideki merkeziyetsizleştirme, paylaşım ekonomisi ve portal ekonomisi ana trendlerinden bahsetmek gerekmektedir. İnternet ve mobil iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sonucunda ortaya çıkan merkeziyetsizleştirmenin ilk aşamasında, ekonomik birimlerin merkezi bir sisteme daha az düzeyde ihtiyaç duyarak ekonomik faaliyetleri gerçekleştirmeleri ve bundan fayda sağlamaları mümkün hale gelmiştir. İnternet ve mobil iletişimle desteklenen arama motoru (Google), sosyal medya (Facebook, Tweeter) gibi yeni oluşumlarla kullanıcılar kendi bilgilerini doğrudan paylaşarak karşı taraflarla ekonomik ilişkiler kurabilme ve/veya karşılıksız faydalanma gibi fırsatlar edinmişlerdir. Bir sonraki aşamada, tarafların merkezi bir ekonomik birime bağlı olmaksızın kendilerinin mülkiyetinde olan ekonomik varlıkları fayda edinmek suretiyle paylaşmaları ve talep eden karşı tarafların da bunlara daha uygun koşullarda erişimi mümkün hale gelmiştir. Paylaşım ekonomisi olarak adlandırılan bu süreç ile söz konusu ekonomik aktiviteye katılan taraflar asgari düzeyde merkezi bir sistemden faydalanarak, kendileri doğrudan ekonomik aktiviteye katılmışlardır. Örneğin konaklama ihtiyacı olanlar, bir otelden hizmet almak yerine, ev sahipleri ile çevrimiçi bir sistem üzerinde bir araya gelerek daha uygun koşullarda konaklama faaliyetini gerçekleştirebilmişlerdir. Böylelikle konuk, otel yerine bir evde daha ucuza konaklayabilmiş, ev sahibi ise atıl duran odasını veya evini kiralayarak gelir etme imkânına kavuşmuştur. Bu hizmeti çevrimiçi sunan merkezi şirket de komisyon kazanmıştır. Merkezi çevrimiçi sistemlerin iş modellerinin, iletişim teknolojileri ile fiziki mevcudiyet zorunluluğunu ortadan kaldırmasının ve aracılara olan ihtiyacı azaltmasının etkisiyle sermayeye olan ihtiyaç da azalmış; böylelikle taraflar yapılan ekonomik aktiviteden sağlanan faydayı daha hakça paylaşma imkânına kavuşmuşlardır. Oteli olmayan global ağırlama hizmeti sağlayıcısı (AirBnb) ve taksisi olmayan global ulaşım hizmeti sağlayıcısı (Uber) gibi yeni ekonomik iş modelleri oluşmuştur.

Daha sonra portal ekonomisinin de desteğiyle, şirketlerin işlevlerini tamamen çevrimiçi olarak mobil portallar üzerinden yürütebilir hale gelmeleri sonucunda, iş modellerinde fiziki mevcudiyetin tamamen ortadan kalkması, sermayeye olan ihtiyacı daha da azaltmış ve iş modellerinin merkeziyetsiz hale getirilebilme ihtimallerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Sonraki aşamada, güvenilir merkezi otorite olmadan, internet üzerinden algoritmalarla işlem yapmanın mümkün olduğu dağıtık defter ve blokzinciri teknolojisinin devreye girmesiyle de merkeziyetsizleştirmenin son aşamasına geçilmiştir. Bu kapsamda, ilk olarak merkeziyetsiz kripto para olan Bitcoin ortaya çıkmıştır. Kripto para olarak anılan Bitcoin aslında, açık kaynak kodlu, internet üzerinde herkese açık olan, merkeziyetsiz bir değer saklama ve transfer sistemidir. Daha sonra akıllı sözleşmelerle desteklenmiş platformların oluşturulması ve iş modellerinde aracılara olan ihtiyacın tamamen ortadan kalkması ve merkeziyetsizleştirme ile çember büyük ölçüde tamamlanmıştır. Dağıtık kayıt teknolojisinin bir türü olan blokzinciri, merkezi sahipsizlik, paylaşımcı mülkiyet ve yönetişimin oluşumuna yol açmıştır. Yani merkezi bir sahibi bulunmayan ekonomik birimlerin mülkiyeti katılımcılara geçmiş ve doğan ekonomik fayda, katılımcılar tarafından hakça paylaşılmaya başlanmıştır. Bu gelişmeler sonucunda büyük sermayelere, aracılara ve dolayısıyla da merkezi otoriteye olan ihtiyacın ortadan kalkması merkeziyetsiz para, bankacılık, finans ve sigortacılık projelerinin geliştirilmesine yol açmıştır. Artık, merkezi bir örgüt kalmadığından ortakların kar maksimizasyonunun yerini de, paylaşımcı mülkiyete sahip katılımcıların yaratılan değeri hakça paylaşması alacak gibi görünmektedir.

Yukarıda özetlenen gelişmeler incelendiğinde, dağıtık kayıt teknolojisinin ve bunun üzerine inşa edilen merkeziyetsiz karar alma mekanizmasının, merkeziyetsiz finansın bel kemiğini oluşturduğu açıkça görülmektedir. Merkeziyetsiz finansın bugüne kadarki gelişimi ve ülkelerin ve düzenleyici otoritelerin teknolojilere ve eko sisteme olan yaklaşımları sonucunda, merkeziyetsiz finansın ve kurumları olan merkeziyetsiz otonom örgütlerin (Decentralized autonomous organization-DAO) klasik finans piyasalarına bir alternatif haline gelmeye başladığı dikkat çekmektedir.

c) Dağıtık Kayıt Teknolojisinin Avantajları

Dağıtık kayıt teknolojisinin merkezi kullanımının finansal piyasalarda işlemlerin basitleşmesini, hızlanmasını ve etkinleşmesini sağladığı, uzun yıllardır yürütülen araştırmalar ve uygulamalarla kanıtlanmış olmakla birlikte, son dönemde ortaya çıkan merkeziyetsiz modellerle aracılığın tamamen ortadan kalktığı yeni bir finansal sisteme doğru yol aldığımız anlaşılmaktadır. Dağıtık kayıt teknolojisi, yalnızca maliyet ve etkinlik anlamında avantajlar ortaya koymakla kalmayıp, gelecekte sermaye piyasasının değer zincirine etkide bulunarak, bu zincirin tekrar dizaynında ve sermaye piyasalarının altyapısının yeniden oluşturulmasında önemli bir rol oynayacak bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Sermaye piyasalarında kullanılabilecek dağıtık kayıt türlerine aşağıdaki şekilde yer verilmektedir.

İzinsiz dağıtık kayıt teknolojisi olan blokzinciri yerine izinli özel dağıtık kayıt teknolojisinin tercih edilmesi halinde, sisteme girişin bir otoriteye bırakıldığı, kayıt uzlaşmalarının belli katılımcılar veya bu otorite tarafından yapıldığı ve kullanıcıların belirli olduğu bir sistem sermaye piyasalarının amaçlarına daha uygun olabilir. Ayrıca, izinli dağıtık kayıt teknolojisinin tercih edilmesi halinde, blokzinciri teknolojisindeki yavaşlık, yüksek enerji ihtiyacı vb. gibi dezavantajların ortadan kalkması ile sistem daha da hızlı ve etkin bir şekilde işleyebilecektir.[1] Sermaye piyasalarında kullanılacak bu tür bir sistemin özellikleri, kaydın dağıtık olarak her katılımcıda tutulması ve değiştirilememesi, kaydın herkese açık olmadan ilgililer ve düzenleyici otorite tarafından görülebilmesi, uzlaşmanın işleten otorite ve katılımcılar arasında yapılması ve akıllı sözleşmelerin kullanımı olabilir. Teknolojinin kullanımı ile de güvenlik, şeffaflık, önemli maliyet tasarrufları ve verimlilik sağlanması mümkün olabilecektir. Ayrıca, tutarlı, değiştirilemez kayıtlar için kullanılan bloklama ve zincirleme yöntemi yerine sadece kayıtların zincirlenmesine benzer bir yöntemin kullanılması düşünülebilir. Buna ek olarak blokzinciri sisteminde rastlanan kullanıcıların özel anahtarlarını kaybetmeleri halinde varlıklarına erişim haklarını kaybetmeleri konusunun sistem dizaynında ele alınarak çözümlenmesi de mümkün olabilir.[2]

Sermaye piyasalarında dağıtık kayıt teknolojisinin izinli türünün tercih edilmesi durumunda, adaptasyon düzeyine göre yukarıdaki şekilde yer alan izinli kamuya açık dağıtık kayıt veya izinli özel dağıtık kayıt sistemlerinden birinin tercih edilmesi gerekmektedir (Şekildeki 1. ve 2. Alternatifler). Adaptasyonun borsalardaki takas ve saklama süreçleri ile sınırlı olması halinde, izinli özel dağıtık kayıt sisteminin (Şekilde mavi boyalı-1) tercih edilmesi, alım satım ve diğer süreçleri de içeren daha geniş bir adaptasyonun düşünülmesi halinde ise izinli kamuya açık dağıtık kayıt sisteminin (Şekilde gri boyalı -2) tercih edilmesinin etkinlik açısından daha uygun olduğu değerlendirilmektedir.

d) Menkul Kıymetlerin Jetonlaştırılması

Sermaye piyasaları açısından dağıtık kayıt teknolojisine adaptasyon için atılması gereken bir diğer adım ise hâlihazırda kaydileştirilmiş menkul kıymetlerin jetonlaştırılmasıdır. Menkul kıymetlerin jetonlaştırılması konusu merkeziyetsiz finans kapsamında da tartışılmakta olup, blokzinciri ile birlikte kullanıldığı varsayımı altında genel anlamda jetonlaştırmanın, dünya çapında likidite, 24/7 işlem görme, şahıstan şahsa alım satım imkânı, anlık takas ve müşteri saklaması, takas, ödeme, karşı taraf ve bulaşıcılık risklerinin ortadan kalkması, teminatlara ihtiyaç kalmaması nedeniyle sermayenin etkin kullanımının sağlanması, düşük alım satım komisyonları, şeffaflığın artması ve bilgi asimetrisinin düşmesi, yönetişimin güçlenmesi ve kayıtların değiştirilememesi gibi önemli avantajları bulunmaktadır. Buna karşın, jetonlaştırmanın, hukuken hisse senedi sahipliği, temettü, sermaye artımına katılım ve diğer ortaklık haklarından faydalanmanın düzenleme yapılana kadar hukuken sorunlu olması; ikincil piyasada alım satımlarda her alım satım platformunun ayrı bir borsa gibi çalışması nedeniyle, zincir ve zincir dışı sistemlerde bölüntülenmiş bir piyasa yapısı ve arbitraj sorunu; ödemeler kısmında stable coin veya CBDC ihtiyacının doğabilecek olması; klasik düzenlemeye tabi olması halinde, arzının maliyetli olması ve uzun sürmesi gibi dezavantajları da bulunmaktadır.

e) Dağıtık Kayıt Teknolojisinin Sermaye Piyasasında Muhtemel Kullanım Alanları ve Adaptasyonunda İzlenebilecek Stratejiler

Sermaye piyasalarında dağıtık kayıt teknolojisi ve izinsiz şekli olan blokzincirinin kullanımı, esas itibariyle merkeziyetsiz finans sisteminin doğuşu ve işleyişi ile hız kazanabilecek gibi görünmektedir. Çünkü merkeziyetsiz sistemin sadece internet üzerinden açık kodlu yazılımlar üzerinde etkin bir şekilde işlerliği, bu sistemin getirdiği, şahıstan şahsa işlem yapma, saklamanın yatırımcılar tarafından yapılabilmesi, anlık takas süreleri, 24 saatlik işlem imkânı, ülke ve kurum risklerinin olmaması, artan şeffaflık ve azalan bilgi asimetrisi gibi avantajlarla birleştiğinde sermaye piyasalarındaki etkin olmayan uygulamaların daha fazla dikkat çekmesine ve çözümün bu teknolojilerde aranmasına yol açmaktadır. Ancak, bu teknolojilerin uygulanmasının etkinlik ve maliyet artışı yaratmasının yanı sıra önemli ölçüde yıkıcı/ dönüştürücü bir etkisinin olacağı da aşikârdır. Aslında, sermaye piyasasının teknolojiye adaptasyonundan ziyade bu etkinin ve geçiş sürecinin yaratacağı sorunlar daha ön planda olacak gibi görünmektedir. Bu yüzden, teknolojinin adaptasyonu ile birlikte dönüştürücü/yıkıcı etkinin iyi bir şekilde yönetilebilmesi için iyi bir geçiş süreci planlamasına ihtiyaç bulunmaktadır.

Konuya ilişkin olarak yürütülen çalışmalar incelendiğinde, Avrupa Birliği bünyesinde yapılan bir düzenleme çalışması kapsamında geliştirilen pilot projede, dağıtık kayıt teknolojisinin ve jetonlaştırılmış menkul kıymetlerin alım satım ve takas sistemlerinde kullanılması amaçlanmaktadır. Dağıtık kayıt teknolojisi pilot rejimi (DLT Pilot Regime) adı verilen bu proje ile Avrupa Birliği tarafından, ülkelerin dağıtık kayıt teknolojisini sermaye piyasalarına adapte etmelerine izin verilmekte olup, bu kapsamda üye devletlere dağıtık kayıt teknolojisi ile yeni sistemlerini oluşturmaları için altı yıllık bir istisna tanınmaktadır[3].

Merkeziyetsiz finans sistemlerinin doğuşu öncesinde Avrupa Merkez Bankası tarafından Nisan 2016 yılında yürütülen “Menkul Kıymetlerin Alım Satım Sonrası İşlemlerinde Dağıtık Kayıt Teknolojisi’nin Kullanılması” konulu çalışmada ise sermaye piyasalarında aracılı modelden şahıstan şahsa alım satım modeline geçilmesi halinde aracılık zincirinde meydana gelebilecek değişiklikler incelenmiştir. Bu teknolojinin finansal kurumların iş modellerinde ve özellikle menkul kıymetlerin alım satım sonrası işlemlerde kullanılması durumunda daha güvenli ve etkin işleyen bir ortamın söz konusu olacağı ileri sürülmektedir. Ayrıca, çalışmanın sonuçları arasında, şahıstan şahsa alım satım sistemine geçilmesi halinde tüm aracılık sisteminin mükerrer süreçlerden oluşması nedeniyle, bu işlemleri yapan kurumların hemen hemen tümünün gereksiz hale geleceği ifade edilmektedir.[4]

Sermaye piyasalarında teknolojiye adaptasyon sürecinin bir diğer önemli adımı ise hâlihazırda kaydileştirilmiş olan menkul kıymetlerin jetonlaştırılması olup, bu konu merkeziyetsiz finans kapsamında da tartışılmaktadır. Jetonlaştırma ile menkul kıymet jetonlarının blokzinciri üzerinde ve akıllı sözleşmelerle işleyen platformlarda alınıp, satılmaları mümkün hale gelebilecektir. Böylelikle de birincil ve ikincil piyasalardaki borsalar, takas ve saklama kurumları ve aracı kurumların yerini blokzinciri üzerinde işleyen akıllı sözleşme bazlı uygulamaların alması mümkün olabilecektir. Ancak, bu alternatif bugün için yalnızca teorik düzeyde mümkün görünmektedir ve üzerinde önemli düzeyde çalışılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

Ayrıca, teknolojinin adaptasyon düzeyinin takas ve saklama süreciyle sınırlı tutulması veya alım satım sürecinin de adaptasyona dahil edilmesi mümkündür. Buna ek olarak, adaptasyonda dağıtık kayıt teknolojisinin hangi türünün tercih edileceği konusu da önem kazanmaktadır. İzinli dağıtık kayıt teknolojisinin tercih edilmesi halinde bir merkezi otorite bulunacak, yatırımcılar sisteme kaydolarak izinli bir şekilde girecekler, hisse senedi jeton kayıtları her bir müşteri ve platformda dağıtık, değiştirilemez ve teyit gerektirmeyen bir şekilde tutulabilecek, işlemler blokzinciri üzerinde gerçekleşmesine rağmen onay mekanizması belli katılımcılar veya merkezi otorite tarafından yapılabilecektir.

Sonuç olarak, sermaye piyasası kurumları ve borsalar açısından teknolojinin yıkıcı/dönüştürücü etkisi bir tehdit oluşturmaktadır. Ancak, kurumların bu dönüşümü kendi inisiyatiflerinde gerçekleştirmeleri, vizyonlarında iş modellerinin bu teknolojiye adaptasyonuna yer vermeleri halinde, söz konusu tehdidi fırsata dönüştürmeleri de mümkündür.

Diğer taraftan, merkezi bir piyasa sistemi yerine merkeziyetsiz bir sistemin kurulması ve izinsiz dağıtık kayıt sisteminin yani merkeziyetsiz bir blokzinciri sisteminin tercih edilmesi de mümkündür. Ancak, bu tercih, piyasadaki borsa, takas ve saklama kurumları ve aracı kurumların tüm hizmetlerinin sisteme aktarılabilmesi ve akıllı sözleşmelerle bunların yerine getirilebileceğinin anlaşılması halinde mümkün olabilecektir. Ayrıca, müşteri tanıma ve suç gelirleri ile mücadele gibi konuların da bu sistemde çözülebilmiş olması gerekmektedir.

Yine de ilk tercihin, yani izinli dağıtık kayıta dayalı merkezi bir sisteminin ilk aşamada denenmesinin daha mümkün olduğu değerlendirilmektedir. Ancak, hisse senetleri bir kez jetonlaştırıldıktan sonra belki de yatırımcıların bu hisse senetlerini merkeziyetsiz borsalara aktararak burada yatırımcıdan yatırımcıya satılması da mümkün hale gelebilecektir. Bu arada, gerek aracı kurumların gerekse borsaların iş modellerinin bu sisteme tamamen aktarılmasının mümkün olup olmadığının ayrıntılı bir şekilde analiz edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Özellikle jetonlaştırılmış hisse senetlerinin ödemesinin klasik (Fiat) parayla mı yoksa kripto paralarla veya her ikisiyle de mi yapılabileceği sorusu sistemin dizaynı açısından önem kazanmaktadır. Bu tür soruların cevapları ve bu cevapların sistemde ne tür bir etki yaratacağı konusu da büyük bir öneme sahiptir.

Buraya kadar yapılan değerlendirmeler sonucunda, sermaye piyasalarında dağıtık kayıt teknolojisinin kullanılabileceği alanların belirlenmesi için öncelikle pilot projelerin yürütülerek, bu projelerde gerek piyasa paydaşlarının gerekse düzenleyici kurumların deneyim kazanmasının daha iyi bir strateji olacağı düşünülmektedir. Ancak, teknolojilerin yıkıcı özelliği nedeniyle paydaşların bu projeleri kendi kurumlarında ve iş modellerinde uygulamakta bir miktar isteksiz olabilecekleri dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, kamunun yönlendiriciliğinin ve öncülüğünün bu konuda önemli olduğu düşünülmektedir. Düzenleyici otoriteler pilot projelerin ve deneysel alanların (Sand box) oluşturulması için gerekli güvenli liman (Safe harbour) düzenlemeleri ile bu uygulamaların hayata geçirilmesini sağlayabilirler. Bu kapsamda, pilot proje olarak seçilebilecek alanlar öncelikle piyasada mükerrerliklerin olduğu, yüksek maliyet doğuran, alanlar olabilir. Bu çerçevede belirlenebilecek muhtemel pilot proje alanları aşağıda sıralanmıştır:

  1. Menkul kıymetlerin jetonlaştırılması – Seçilecek bir sermaye piyasası aracının jetonlaştırılması
  2. Halka arz süreci – Seçilecek bir sermaye piyasası aracının dağıtık kayıt teknolojisi kullanılarak halka arzı
  3. Sermaye piyasası araçlarının kredilendirilmesi, açığa satış ve ödünç menkul kıymet işlemlerinde dağıtık kayıt teknolojisinin kullanımı
  4. Takas ve saklama süreçlerinde dağıtık kayıt teknolojisinin kullanımı
  5. Türev Borsasının tüm süreçlerinde dağıtık kayıt teknolojisinin kullanımı
  6. Kitle fonlaması platformlarının işlemlerinde dağıtık kayıt teknolojisinin kullanımı

Ayrıca, teknolojinin uygulanabileceği alanın tamamen yeni kurulacak bir piyasa, araç vb. bir alan olması daha faydalı olabilir. Bu kapsamda pilot proje olarak sürdürülebilir finans kapsamında karbon piyasaları, yeşil ve sürdürülebilirlikle bağlantılı sermaye piyasası araçları vb. seçilmesi de düşünülebilir.

Buraya kadar anlatılan stratejik alternatiflerin (Adaptasyon düzeyine göre değişen) toplu olarak ele alındığı ve özetlendiği şekil aşağıda yer almaktadır.

        Şekil 2. Stratejik Alternatifler

Yukarıdaki şekilde yer alan 1. Stratejik alternatifte teknolojinin herhangi bir yıkıcı/dönüştürücü etkisi yokken, 2. alternatiften itibaren teknolojinin yıkıcı/dönüştürücü etkisi artmakta ve bu etkinin 4.stratejik alternatifte en azami düzeyde gerçekleşmesi beklenmektedir.

3- Sonuç

Son dönemde kripto varlık eko sistemindeki en önemli gelişmelerden biri olan merkeziyetsiz finans ile birlikte gündeme gelen istikrarlı jetonlar (Stable currencies) ve buna cevaben merkez bankalarının kendi kripto paralarını (Merkez bankası kripto parası, central bank digital currency-CBDC) geliştirme çalışmaları ve blokzinciri ile dağıtık kayıt teknolojisinin bazı iş modellerinde kullanıma başlanması dağıtık kayıt teknolojisinin önemini artırmıştır.

Konuya finansal piyasalar açısından bakıldığında, dağıtık kayıt teknolojisinin merkezi kullanımının finansal piyasalarda işlemlerin basitleşmesini, hızlanmasını ve etkinleşmesini sağladığı, uzun yıllardır yürütülen araştırmalar ve uygulamalarla kanıtlanmış olmakla birlikte, son dönemde ortaya çıkan merkeziyetsiz modellerle aracılığın tamamen ortadan kalktığı yeni bir finansal sisteme doğru yol aldığımız anlaşılmaktadır. Dağıtık kayıt teknolojisi yalnızca maliyet ve etkinlik anlamında avantajlar ortaya koymakla kalmayıp, gelecekte sermaye piyasasının değer zincirine etkide bulunarak, bu zincirin tekrar dizaynında ve sermaye piyasalarının altyapısının yeniden oluşturulmasında önemli düzeyde rol oynayacak bir teknoloji olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sermaye piyasalarında dağıtık kayıt teknolojisinin kullanılabileceği alanların belirlenmesi için öncelikle pilot projelerin yürütülerek, bu projelerde gerek piyasa paydaşlarının gerekse düzenleyici kurumların deneyim kazanmasının daha iyi bir strateji olacağı değerlendirilmektedir. Dağıtık kayıt teknolojisinin maliyet, etkinlik ve geleceğin sistemlerine entegrasyon açısından önemi dikkate alındığında, sermaye piyasamızın rekabet gücünü koruyabilmek için dağıtık kayıt teknolojisi gibi dönüştürücü gücü yüksek yatırımları zamanında uygulamaya geçirmeye ihtiyaç bulunmaktadır. Buna ek olarak, teknolojinin yıkıcı etkisine maruz kalacak aracı kuruluşlar ve borsalar gibi kurumların da vizyonlarında iş modellerinin bu teknolojiye adaptasyonuna yer vermeleri halinde, bu tehdidi fırsata dönüştürmeleri mümkün olabilecektir.

Yazar: Hulusi İlker EVİN

KAYNAKÇA