Blockchain teknolojisinin potansiyeli hakkında şüpheler olsa da gün geçtikçe daha önem kazandığını ve yaygınlaştığını söylemek mümkün. Günümüzde özellikle kamu bu teknolojiyle ilişkisini merkez bankalarının kripto paraları üzerinden kurmaya başladı ve biz de yoğun olarak finansal teknolojiler alanında uygulamaları görüyoruz.
Fakat tüm bunlara rağmen blockchain teknolojisi, arazinin mülkiyetini kaydetmek, dijital içerik korsanlığıyla mücadele etmek, sanat eserlerinin kökenini doğrulamak ve kaydetmek, seçmenleri kaydetmek, dosyaları güvenli bir şekilde depolamak ve kimlik ve doğrulamayı dijital olarak yapmak gibi birçok alanda kullanımı gün geçtikçe hızlanıyor. Bu ivmeyle birlikte ABD, Çin gibi ülkelerin savunma bakanlıklarının ve NATO gibi kuruluşların da blockchain teknolojisi üzerinde çalışma grupları oluşturduklarını ve denemeler yaptıklarını farklı raporlarda ve bilgilendirmelerde görüyoruz. Özellikle eski NATO genel sekreterinin bir özel blockchain şirketine stratejik danışman olmasıyla birlikte bu alanda özel şirketlerin de çalışmaya başladığını daha rahat söyleyebiliriz.
Başta internet olmak üzere birçok teknolojinin askeri alanda kullanmaya başladıktan sonra kamuya açıldığını göz önüne alırsak blockchain teknolojisinin askeri amaçlarla kullanılması üzerine yapılacak araştırmaların önemini daha net kavrayabiliriz. Ayrıca tüm bunlarla beraber yapılan bazı araştırmalara göre büyük savunma sanayi şirketlerinin %80’inin 2021’den itibaren blockchain teknolojisi üzerine çalışmaya başlayacağı öngörülüyor.
Ülkeler bazında incelemeye başlayacak olursak hem NATO hem ulusal ordu bünyesinde ABD bu konuda yapılan çalışmalarda en öndeki ülkelerden biri olarak konumlanıyor. ABD Kongresi tarafından yayınlanan 2018 Ulusal Güvenlik Doktrini Yasasının 1646. bölümünde blockchain teknolojisi ordunun özellikle dikkat etmesi gereken bir teknoloji olarak anılıyor. Ayrıca yine ABD Savunma Bakanlığı’nın tedarik zinciri süreçleri için blockchain üzerinde çalıştığı ve yaklaşık 100 milyar dolarlık bir tedarik zincirinin yönetiminde blockchain kullanacağı raporlardan yansıyanlar arasında.
Ayrıca veri güvenliği de savunma alanında blockchainin kullanım alanlarından biri olarak öne çıkıyor. 2016 yılında, Savunma Bakanlığı’na bağlı İleri Araştırma Projeleri Dairesi’nin (DARPA), nükleer savaş başlıklarıyla kıtalararası balistik füzeleri fırlatmak için kodlar da içeren çeşitli silahlarla ilgili verilerini korumak için blockchain teknolojisini incelemeye başladığıyla ilgili haberler yansımıştı. Bununla birlikte NATO’nun da 2018 yılında NATO C4ISR ve siber gereksinimleri karşılamak için dönüştürücü, modern teknoloji çözümlerini hızlandırmayı hedefleyen yenilikçi teknoloji yılı ilan ederek, blockchain üzerinde çalışmaya başladığını görüyoruz.
Öte yandan başta Rusya ve Çin olmak üzere blockchain teknolojisinin potansiyel kullanım alanı üzerinde çalışan birçok ülke var. Rusya özellikle kriptografi ve şifreleme algoritmaları üzerine çalışırken Çin’in sosyal kredi sistemleri, tedarik zinciri sistemleri üzerinde çalıştığını biliyoruz. Ayrıca finansal teknolojiler üzerine de ülkelerin savunma sanayi birimlerinin çalıştığı görülüyor.
Ayrıca AB bünyesinde çalışma grupları oluşturulduğu ve danışmanlık firmalarının bu konuda stratejik raporlamalarını AB’nin ilgili platformlarına yaptıklarını biliyoruz. Burada birkaç farklı ana uygulama alanı öne çıkıyor. İlki tedarik zinciri takibi, çok kritik parçaların ve maliyeti yüksek parçaların tedariğinin mevzu bahis olduğu bu endüstride özellikle görev kritik sistemlerin alt birimlerinin tedarik zincirini blockchain üzerinde kurgulamak uygulama senaryoları arasında öne çıkıyor.
Diğer uygulama alanları da potansiyel olarak şöyle sıralanabilir. Erişim ve kimlik yönetimi, siber güvenlik, askeri lojistik uygulamaları, askeri veri saklama ve işleme teknolojileri, izleme yazılımları gibi alanlar öne çıkıyor.
Özetle, blockchain teknolojisinin diğer alanlarla birlikte savunma sanayi ve askeri uygulamalar konusunda da oldukça dikkat çektiğini, uygulamaların gelişmeye başladığını, çok ciddi uygulamaların ve kuruluşların üzerinde yoğun çalışmalar yaptığını ve ayrıca akademik çalışmaların da bu konuda 2018 yılından itibaren çok hızlı bir şekilde artış gösterdiğini söyleyebiliriz. Bunların ışığında gelecekte de bu konudaki çalışmaların hız kazanacağını söylemek mümkün ve elbette farklı uygulama alanlarının ortaya çıkacağını da.