Deniz Özgür tarafından Türkçe’ye çevrilen “Making Money, Literally, in the Age of Bitcoin” başlıklı makale keyifli bir şekilde emoji karakterleri ile Bitcoin’in yapısını anlatıyor. İşte o keyifli makale;

Bitcoin Çağında Para Kazanmak

Bitcoin’i emojilerle anlatabilir miyim? Challange Accepted!

Bitcoin dijital para biriktirmek veya harcamak için kullanabileceğimiz bir araçtır ve sunduğu finansal altyapı ile birçok alanda dönüşüm başlatmıştır. Bunu anlamak için bir matematikçi veya kriptograf olmaya gerek yok. Sanılanın aksine kafa karıştıran tüm yüklerinden arındığında öğrenmesi kadar uygulaması da kolaylaşan bir teknolojiden bahsediyoruz.

Bölüm 1

Size internet üzerinden bir film gönderdiğimi varsayalım. Bir e-postaya dosya ekliyorum, gönder düğmesine basıyorum ve birkaç dakika içinde elinizde olacağını biliyorum. Sizse filmi indirebilir, izleyebilir veya silebilirsiniz.

Ancak şunu unutmayalım: Hala bu filmin bir kopyasına sahibim.

Sanal ortamda verilerin dolaşımı bu şekilde gerçekleşir. İçeriği gerçekten aktarmazsınız, yalnızca kopyalarsınız. Şimdiye kadar, bu yöntem oldukça iyi sonuç verdi çünkü yasal ya da adil olmasa da, bir şarkı ya da filmi kopyalamanın ekonomiyi mahvetmesi pek mümkün değildi.

Şimdi bir de parayı kopyalamayı düşünün.

İlk başta, sonsuz dijital para kazanmak için e-posta kullanmak çekici görünebilir, ancak herkes bunu yapmaya başladığında ne olur? Hızlı bir enflasyon artışı ile sanal ekonomi başlamadan sona ererdi. Böyle bir sistemde birine bir TL gönderdiğimizde elimizdeki bakiyenin bir eksilmesi şart, aksi takdirde sınırsız para basmaktan bir farkımız kalmıyor.

Geleneksel olarak, banka havaleleri ve banka kartları dünyasında, çoğaltmayı önlemek için dijital para merkezi olarak izlenir. Bir veritabanı — örneğin bankalar — kimin neye sahip olduğunu doğrular. Bu sistem, bilinen bir kavram olan merkezi otoriteye dayanır ve tabii ki, merkezi otorite paranızın üzerinde tam kontrole sahiptir.

Peki ya başka bir yol varsa? Peki, kim neye sahip olduğumuzu temin etmek için yanılabilir bir merkezi otoriteye güvenmek yerine, tek bir parti tarafından kontrol edilmeyen dağıtılmış otoriteye güvenirsek ne olur? Paranın değerini ne belirler? Bir hükümetin gücüne olan güvenimiz mi yoksa tarafsız matematik bilimi mi?

İşte bu soru bizi Bitcoin’e götürüyor.

Bitcoin Tanımı

Bitcoin, herhangi bir hükümet veya kurumla ilişkilendirilmemiş bir dijital para sistemidir.

Biraz kafa karıştırıcı olsa da, “bitcoin” kelimesi (onu küçük harf “b” ile gösterelim) aynı zamanda bu sistemdeki para biriminin de adıdır. Sistem ve genel konsept (büyük “B”) 2009 yılında oluşturuldu, ancak para birimi (bitcoin), madencilik adı verilen bir süreçle sürekli olarak üretiliyor. Bir tür altın madenciliği gibi, ancak dijital 21. yüzyıl için.

Bitcoin ağındaki tüm işlemler kalıcı olarak blockchain adı verilen uzun bir listeye kaydedilir. Bu merkezi bir otorite tarafından korunan gizli bir liste değildir. Yaygın olarak dağıtılmış bir izlenebilir listedir ve katılan her bilgisayarda bir kopyası bulunur.

Bitcoin blockchaini değiştirilemez; halka açık, dağıtılmış bir defterdir:

Değiştirilemez derken, bir kayıt bir kaç saat boyunca blockchainde tutulduktan sonra, değiştirilmesi ya da silinmesi olanaksız hale gelir. Bunun nedeni, o zamana kadar birçok başka işlemin sürekli üzerine ekleniyor olmasıdır.

Her birey, örneğin sadece bir banka çalışanları değil, blockchaine bakabilir. Bu, parayı tam olarak kimin gönderdiğini veya aldığını görebileceğiniz anlamına gelmez, çünkü kayıtlar sahte adlara eklenir, yani bir alıcı veya gönderenin kimliği sahte isimler kullanılarak gizlenir (Bitcoin için geçerli) ki bu isim sayı ve harflerden oluşan cüzdan adresleridir.

Dağıtılmış olması, blockchainin senkronize kopyalarının tüm dünyadaki bilgisayarlar tarafından tutulduğu anlamına gelir. Ana bir kopya yok; tüm kopyalar eşit oluşturulur.

Son olarak, defter denmesinin sebebi blockchainin aslında işlemlerin bir listesi olmasıdır. Bankadaki işlem geçmişiniz gibi düşünün.

İşte bu dağıtılmış deftere “blockchain” denir, çünkü bireysel işlemler bloklar halinde gruplayarak zincire ekleme işlemi gerçekleştirilir. Bu, işlemleri birer birer eklemekten daha hızlıdır ve her 10 dakikada bir (ortalama) yeni bir işlem bloğu oluşturulur.

Değiştirilemez, halka açık, dağıtılmış bir defterin gücünü daha iyi göstermek için, 5 TL’lik bitcoin içeren ortak bir durum düşünelim. (Çok çok çok küçük bir miktar BTC olduğunun farkındayım :D)

Bu varsayımda, arkadaşım Doruk bana 5 TL’lik Bitcoin gönderiyor ki bu da her işlem gibi bloğa yazılacak. Buna karşılık, ben de size 5 TL’lik bitcoin gönderiyorum ve blockchainin her kopyası artık eskiden bana ait olan ve artık Doruk’a ait olan paranın artık size ait olduğunu gösteriyor. Katılan hiç kimse — ben, siz veya Doruk — bu işlemleri yapmak için izinlerin alındığına dair yetkili bir merkezi veritabanı kullanmaya ihtiyaç duymuyor. Otorite merkeziyetsiz; her yerde, blockchainin her kopyasında.

Şu noktada akıllarda tek bir soru: Doruk bana gönderdiği o bitcoini nereden aldı?

Kısa cevap, birisinin de muhtemelen ona göndermiş olmasıdır. Katılımcıların çoğu coinlerini böyle alır.

Ancak bu coinlerin başta yaratılması da gerekiyor değil mi? Peki ama nasıl?

Bitcoin’in Doğuşu

Dolar ABD hükümeti ve merkez bankası onu basmayakarar verdiğinde basılır, tıpkı diğer geleneksel para birimleri gibi. Uzun zaman önce, ABD doları ABD hazinesinde eşdeğer miktarda altınla destekleniyordu ve o günlerde altınla orantılı artan para miktarı altın madenciliğini değerli kılıyordu.

Bir bitcoin de aynı şekilde madencilik adı verilen bir işlemle basılır. Bu dijital madencilik olmasına rağmen, dinamit ve küreklerden ziyade bilgisayarlar ve işlemcilerle gerçekleştirilmiştir. Blok zincirine yeni bir işlem bloğunun eklenmesi için, ağır bir matematik probleminin çözülmesi ve sorunun en hızlı şekilde çözülmesi gerekir ki madenci Bitcoin ile ödüllendirilebilsin. İşte buradan kazanılan Bitcoinler piyasaya salındıkça Bitcoin de yaratılmış olur.

Hashing 101

Hash, bir dijital içerik parçasını benzersiz şekilde tanımlayan— içeriğin bir fotoğraf, fotoğraf albümü, bir film, bir şifre, metin, vb. olabilir — ve içeriğinin gerçekten var olup olmadığını gösteren bir parmak izidir. Dijital içeriğin kendisinden türetilir. “Hash” olarak adlandırılan ve bir dizi harf, sayı ve diğer sembollerden oluşabilir.

Hashing, bilgisayar bilimlerinde temel olarak perde arkasında kullanılan temel bir kavramdır. Güvenliği artırmak için, çevrimiçi hizmetler genellikle gerçek şifreler yerine şifrelerin şifrelerini saklar ve oturum açtığınızda şifreler yerine onların şifreleri karşılaştırır. Facebook, yüklenen resimlerin uygunluğunu kontrol etmek için hash değerleri kullanır. Bu sayede içeriklerin uygunluğunu hızlı şekilde kontrol etme ayrıcağına erişebilir. Uygunsuz olarak bildirilen görüntüler alınır ve “kötü” içeriğe işaret eden bir parmak izi eklenerek ayrı bir listeye eklenir. Bir fotoğraf Facebook’a her yüklendiğinde, aynı işlev kullanılır. Ortaya çıkan hash, yasaklanan içerik için hash listesiyle karşılaştırılır ve eğer eşleşirse, Facebook fotoğrafın uygunsuz olduğunu bilir.

Genellikle, bir hash işlevi çalıştırdığında, bir fotoğraf gibi, girdi verisini alınır ve anlamsız bir dize hash dizisi oluşturulur.

Örnek olarak, bu köpek yavrusu resmini SHA-256 hash mekanizması ile birleştirelim:

Çok açık ki bu tatlı bir köpek yavrusu fotoğrafı, Facebook kurallarını ihlal etmiyor. Bunu herkes söyleyebilir. Eğer bu fotoğrafı Facebook’a yüklemek isterseniz, Facebook bu resmi incelemeyecektir bile. Bunun yerine, Facebook’taki yazılım, resmin hashini kontrol eder ki bu işte böyle gözükür:

8EC9D4718F919C6087CA589EDA09E7DD9A7ACCDB820F42B4196E1D0D4BEDE77A

Bu, onaltılık olarak ifade edilen bu resmin SHA-256 sonucudur. Köpek yavrusu kadar sevimli olmadığı kesin!

Bir hash fonksiyonunun ilginç bir özelliği, girdiyi biraz değiştirirsek, çıktının tamamen farklı olacağıdır. Diyelim ki, köpek yavrusu fotoğrafının yalnızca bir pikselini, gözünün üstüne 1 piksel büyüklüğünde siyah bir nokta koyarak değiştirdiğimizi varsayalım:

Noktayı görebiliyor musunuz?

Fotoğrafı aynı aşamadan geçirdiğimizde, sadece bir piksel değişmiş olsa bile, tamamen farklı bir hash çıktısı elde ediyoruz:

039E1AF92F7D00775ECE35C2216FC3F7F0BBCD31F912A105D2601380D8DEABA2

Şimdi, bu yazının geri kalanı için sözel şekilde anlatıma devam edebiliriz , ancak hashlemeyi görselleştirmek her zaman daha iyi sonuç veriyor. Bunun için, hash fonskiyonuna giriş ve çıkışları temsil etmek için emoji kullanalım. Aşağıdaki örnekte, girdi (özetlenecek içerik) kedinin yüzü ile temsil edilir ve çıktı (elde edilen hash değeridir) bir kurdele ile temsil edilir:

Facebook örneğinde iki uygunsuz içeriği bir hash işlevine soktuğunuzu hayal edin — onlara 🚫 ve ❌ diyelim — ve sonuçta elde edilen kareler 💩 ve 💀 olsun.

Şimdi, bu tanımlanmış fonksiyonlara sahip olan bir sisteme yeni bir içerik yüklendiğimizi düşünelim. Facebook henüz içeriğin ne olduğunu bilmiyor. Facebook fotoğrafa hash uyguluyor ve sonuç ortada:

Hiç kimse içeriğin ne olduğuna bakmasa da, Facebook gönderdiğimizin uygunsuz bir fotoğraf olduğunu biliyor çünkü hash çıktısı listedeki ile uyuyor. Aynı şekilde blockchainde de yeni yüklenen girdiye hiç kimse doğrudan bakmak zorunda değil, çünkü uygunsuz olduğu bilinen bir fotoğrafla aynı eleme sistemi verilere uygulanıyor.

Fotoğraf onaylama sırasında da hash kullanılıyor; işlemleri onaylayarak bloklar oluşturan bitcoin madenciliği de.


Şimdiye kadar Bitcoin’in herhangi bir hükümet veya finans kurumu tarafından yaratılmayan ve hash uğrayan merkeziyetsiz bir para birimi olduğunu öğrendik. Daha sonra, bitcoin madencilerinin kelimenin tam anlamıyla para kazanmak için hashi ve kriptografiyi nasıl kullandıklarını, bitcoinlerin tamamen (ve geri dönüşümsüz olarak) aktarılabilir olsalar bile kopyalama olmadan bir ödeme aracı sunduğuna değindik. 

Kaynak: https://medium.com/s/story/making-money-530d2bb2b8f7
Çeviren: Deniz Özgür

Boğaziçi Üniversitesi 3. Sınıf Ekonomi öğrencisi olan Deniz Özgür, yeni teknolojilere olan ilgisi ile 2017’den beri blockchain ve dağıtık sistemler üzerine çalışıyor. Akıllı sözleşmeler ve yazılım konusu ile dahil olduğu teknolojiyi anlama ve uygulama konusunda kurumsal ve bireysel problemlerin çözülmesi için çalışmalarına devam ediyor. Deniz, ilk aşamanın eğitim olduğu bilinciyle uluslararası kaynakların çevrilmesi ve orijinal içerik üretimi ile Mart 2019’dan veri Twitter üzerinden paylaşımlarını sürdürüyor. Teknolojiyi anlaşılır kılmanın geniş kitlelere ulaşmak yolunda en önemli atılım olduğu düşüncesiyle paylaşımlarında sade ve eğlenceli bir dil benimseyerek büyüyen bir kitle elde etmeyi başardı. Nisan 2019’da kurumlar için blockchain çözümleri geliştirmekte kullanılan açık kaynak kodlu Hyperledger projesinin Türkiye topluluk liderliği görevini üstlenen Deniz, lider teknolojilerin Türkiye’de daha faal olması ile ekosistemin uluslararası görünürlüğünün artacağı görüşünde.