Wired dergisinde, Bruce Schneier tarafından kaleme alınan bir makale “güven” tanımını yeniden ele alıyor ve “blockchain teknolojisine güvenmek için hiçbir neden yok” diyor.
Wired dergisinde yayınlanan makaleyi okıuyucularımız için özetledik.
Makale 2018 yılında yayınlanan Bitcoin makalesine referans vererek iddiasına zemin ahzırlamaya başlıyor. ‘Güven üzerine kurulu elektronik işlemler’ oluşturmak için geliştirilen Bitcoin sisteminin halka açık (public) bir yapıda olduğunu ve bu yapının güven unsurunu sağlayabilmek için veri özel bir kayıt yapısı ve protokoller kümesi olduğunu belirten makaleye göre halka açık ağların üç temel özelliği var; dağıtık yapıda olmaları, bir mutabakat süreci ile veriyi kaydetmeleri ve verinin sahipliğinin dijital tokenlar ile ifade edilerek bunların sahipliğinin değiştirilebilir olması.
Özel (private) blockchain ağlarının makalenin konusu dışında kaldığını belirten yazar, bu tarz sistemlerin blockchain teknolojisinin bileşenlerini kullandığını ancak yukarıda bahsi geçen temel özellikleri tam anlamı ile karşılamadığını belirtiyor.
Halka açık bir blockchain ağında üç temel unsurunun tümü, yeni güvenlik özellikleri sunan tek bir ağ olarak bir araya gelir. Ancak burdaki güven ifadesinin sorgulanması gerektiğini iddia ediyor ve güven ifadesinin tanımına odaklanıyor.
“Toplum için güven önemlidir. İnsanlar birbirlerine güvenecek şekilde bağlanmak zorunda olan bir türdür. Toplum güven olmadan işleyemez ve çoğunlukla üzerinde düşünmediğimiz bir gerçek; güvenin ne kadar iyi çalıştığına dair bir ölçümüzün olmamasıdır.
‘Güven’ kelimesi birçok anlama gelir. Kişisel ve özel bir güven vardır. Bir arkadaşa güvendiğimizi söylediğimizde, niyetlerine güvendiğimizi ve bu niyetlerin eylemlerine yansıyacağını biliyoruz. Daha az samimi, daha az kişisel güven yapıları de var; birini kişisel olarak tanımayabilir veya motivasyonlarını bilmeyebiliriz, ancak gelecekteki eylemlerine güvenebiliriz. Blockchain bu tür bir güveni sağlar: Örneğin herhangi bir bitcoin madencisini tanımayabiliriz, ancak madencilik protokolünü takip edeceklerine ve tüm sistemi çalıştıracaklarına güveniriz.”
Yazar 2012 yılında yazdığı Liars and Otliers isimli kitaba referans vererek bu kitapta insanların güvenilir davranışı sağlamak için kullandığı dört genel sistem listelediğini belirtiyor. Yazara göre bunlardan ilk ikisi ahlak ve itibar. Bu iki sistem ilkel sistemler ve küçük topluluklar için yeterli, ancak daha büyük topluluklar delegasyona ve daha fazla formaliteye ihtiyaç duyuyor.
Yazar üçüncü sistemin kurumlar olduğunu belirtiyor. Kurumlar, insanları grup normlarına göre davranmaya teşvik eden ve uymayanlara yaptırım uygulayan kural ve yasaları belirliyor. Bir anlamda, yasalar itibarı biçimlendiriyor. Son olarak, dördüncüsünün güvenlik sistemleri olduğunu belirtiyor. Bunlar kullandığımız çok çeşitli güvenlik teknolojileri: kapı kilitleri ve yüksek çitler, alarm sistemleri ve güvenlik görevlileri, adli tıp ve denetim sistemleri vb.
Bu dört unsur güven sağlamak için birlikte çalışıyor. Mesela bankacılık ve finans kurumları hırsızlığı ve sahtekarlığı önleyen itibarlarıyla öne çıkıyor. Bankacılığı çevreleyen yasalar ve düzenlemeler, dolandırıcılık durumunda riskleri sınırlayan süreçler de dahil olmak üzere herkesi aynı hizada tutuyor. Ayrıca, sahteciliği önleme teknolojilerinden internet güvenliği teknolojilerine kadar birçok güvenlik sistemi bulunuyor.
Yazara göre Blockchain, insanlara ve kurumlara duyulan güvenin bir kısmını teknoloji ile değiştiriyor. Şifrelemeye, protokollere, yazılıma, bilgisayarlara ve ağa güvenmeyi öne çıkartıyor. Hemen akabinde sistemşn zayıf noktalarına dikkat çekerek vurguluyor; “Bu güven sarsıldığında hiçbir geri dönüş yoktur. Bitcoin borsası hacklenirse, tüm paranızı kaybedersiniz. Bitcoin cüzdanınız saldırıya uğradığında, tüm paranızı kaybedersiniz. Giriş bilgilerinizi unutursanız, tüm paranızı kaybedersiniz. Akıllı sözleşmenizin kodunda bir hata varsa, tüm paranızı kaybedersiniz. Birisi blockchain güvenliğini başarıyla kırarsa, tüm paranızı kaybedersiniz. Birçok bakımdan, teknolojiye güvenmek insanlara güvenmekten daha zordur. İnsani hukuk sistemine veya denetleme uzmanlığına sahip olmayan bazı bilgisayar kodlarına güvenmeyi tercih eder misiniz?”
Yazara göre Blockchain insanlara dayanan kurumlara güvenme ihtiyacını ortadan kaldırmıyor. Her zaman tek başına teknoloji ile ele alınamayan büyük bir boşluk olacak. İnsanların hala sorumlu olmaları gerektiğini düşünüyor ve her zaman sistemin dışında bir yönetişime ihtiyaç olduğunu iddia ediyor. Herhangi bir blockchain sisteminin geleneksel sistemlerin önemli özelliklerini sunamadığını belirtiyor; “Örneğin modern bankacılık geri dönüşlü olacak şekilde tasarlanmıştır. Bitcoin değil.” Bu iddiasını kanıtlamak için daha önce gerçekleşen çeşitli problemlerden örnekler veriyor.
Merkezi olmayan sistemlerin göründüğü gibi olmadığını, açıkları ve teknik problemleri olduğunu vurgulayan yazar bu yapılardaki merkezi bileşenlerin gözden kaçırıldığını iddia ediyor. İnsanların bitcoin kullanmama sebebini ise yeterince güven olmamasına dayandırıyor.
Yazar bu iddialarını sadece bitcoin ile sınırlandırmayıp farklı örnekler de veriyor; “Blockchain projeleri başarısız oluyor. Bunun sebebi, herkesin verilerini aynı platforma girmesi mecburiyeti. Blockchain sistemleri dağıtılmış güven üzerine kurulsa da, insanlar bunu kesinlikle kabul etmiyor. Örneğin, bazı şirketler IBM / Maersk sistemine güvenmiyor, çünkü bu onların blcockahin uygulaması değil.”
Yazarın makalesinin sonundaki ifadeleri çarpıcı; “Halka açık bir blockchain çözümüne ihtiyacınız var mı? Cevap neredeyse kesinlikle hayır. Bir blockchain uygulmaası muhtemelen çözdüğünü düşündüğünüz güvenlik sorunlarını çözmez. Çözdüğü güvenlik sorunları muhtemelen sahip olduğunuz sorunlar değil. Açıkçası, kripto para birimleri hiçbir işe yaramaz. Yalnızca hızlı zenginlik arayan spekülatörler, devlet destekli para birimlerinden hoşlanmayan insanlar ve para alışverişinde karaborsa yolu arayan suçlular tarafından kullanılırlar.”
Yazarın makalesinin en sonunda okuyucuya sormasını tavsiye ettiği sorular ile “sonuçta halka açık bir blockchaine ihtiyaç duymadığınızı anlayacaksınız” diyor.
Blockchain Türkiye Platformu Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Usta‘nın yorumu: Makalenin yazarı büyük resmi tam anlamı ile görmüş değil, üstelik kendisi de bunun farkında ki eleştirilerinin satır aralarında “halka açık” blockchain ağlarına ihtiyaç yok vurgusunu serpiştirmiş, ancak IBM/Maersk projesini de eleştirmekten geri kalmamış. Elbette, yazarın güven kavramı noktasında tanımları gayet yerinde ancak Blockchain teknolojisinin kendi başına bu unsurlara bir alternatif üretmek iddiasında olduğunu düşünmek hata olur. Blockchain bir sonuç değil bir araçtır, bu araç bireylerden bağımsız bir güven mekanizmasını matematiksel ve teknik olarak sunar. Bu mekanizma insanlar olmadan anlamsız kalacaktır ancak insanların bu mekanizmayı kullanması; medeniyete, topluma, kurumlara ve bunların yapısal ilişkilerine büyük faydalar sağlama gücüne sahiptir.
Wired dergisinde yayınlanan makelden özetlenmiştir. Yazının orijinalini buradan okuyabilirsiniz.
Kapak görselinin telif hakları The Economist dergisine aittir.