Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı Ticaret Müfettişi Faruk Şen’in kaleme aldığı blockchain ve dağıtık kayıt teknolojisine yönelik yazısını sizlere aktarıyoruz.

Bilgi, sadece insanlığın sahip olduğu en değerli kaynak değil, aynı zamanda insanın kendisini gerçekleştirmeye çalışırken ihtiyaç duyduğu en önemli enstrümanıdır. Bu anlamda insanlık olarak sahip olduğumuz bilgi birikimini varoluştan beri bu bilgiyi işleyen, kayıt altına alan, paylaşan, sonraki nesillere aktaran ve muhafaza eden yöntemlere borçluyuz. Bu yöntem ve araçlar, insanlığın ulaştığı teknolojik gelişmişlik seviyesine paralel bir şekilde değişmektedir. Bu makalede içinde bulunduğumuz dönemin yeni kayıt teknolojisi olarak adlandırılan Dağıtık Kayıt Teknolojileri genel boyutlarıyla ve kavramsal açıdan irdelenmiştir.

Gerek bilimsel bilgi gerekse veri formatında bilgiyi üreten insan bu bilgiyi bir takım enstrümanlar aracılığıyla kayıt altına alarak bunu toplumun kullanımına sunmaktadır. Toplum tarafından kullanılan bu bilgi yeni bir toplumsal düzenin ortaya çıkmasını sağlamakta ve bu döngünün neticesinde toplumlar dönüşmektedir. M.Ö 5000’li yıllara ait Tartaria tabletlerinde (Hood,1967) yada bunlardan yaklaşık iki bin yıl sonra yazılan Sümerlere ait taş yazıtlarda (Kramer,2010)  olduğu gibi buralara kaydedilen normların (Speiser,1963) toplumsal hayatı dönüştürdüğü birinci dönemde bilginin kaynağı kabile liderleri, kanaat önderleri, krallar, kahinler gibi belirli, seçkin , sınırlı ve ‘mistik’diyebileceğimiz bir insan grubudur ki bunları İnsan 1.0 olarak nitelemek, bilginin kaydedilmesi ve topluma iletilmesi için kullanılan enstrüman olan kil tabletleri ve taş yazıtları  Matbaa 1.0 ve bu şekilde oluşan toplum yapısını da Toplum 1.0 ( İlkel Toplum) olarak nitelemek mümkündür.

MÖ. 105 yılında Çinli, Ts’ai Lun kağıdı icat ederek kayıt teknolojisini değiştirmeyi başarmıştır (Hunter,1978). Bu dönemde bilimsel, edebi ve sanatsal bilgi kitaplarda saklandığından kitaplar hem çok stratejik ve hem de pahalı bir emtia niteliğindedir. El yazması kitaplar sayesinde bilgiye erişimin kısmen daha kolay olduğu bu dönemin sonunda yerleşik hayat kurumsallaşmıştır. Bu dönemde bilginin kaynağı filozoflar ve alimler gibi ‘bilgin’ kimseler ki bunları İnsan 2.0 olarak nitelemek; bilginin kaydedilmesi ve topluma iletilmesi için kullanılan yöntem olan kağıdı ve el yazma kitapları Matbaa 2.0 ve bu şekilde oluşan toplum yapısını da Toplum 2.0 ( Yerleşik Toplum) olarak nitelemek mümkündür.

Faruk Şen’in bu değerli yazısının tamamını okumak için aşağıdaki bağlantıyı takip edebilirsiniz.

Blokzincir ve Ötesi: Dağıtık Kayıt Teknolojisi – Faruk Şen