Ticaret Bakanlığı bünyesinde Kadir Güçlü tarafından hazırlanan “Blokzincir Teknolojisi Ve Gümrük İşlemlerinde Blokzincir Uygulama Alanlarının İncelenmesi” başlıklı uzmanlık tezi, blokzinciri teknolojisini temel nitelikleri ile özetleyerek gümrük işlemlerindeki kullanım alanlarına dair örnekler sunuyor.

İnsan doğumdan ölüme kadar birçok bilgiyi hafızasında biriktirir. Ancak, gerek bilginin çoğalması gerekse çevresel ve biyolojik faktörler sebebiyle bütün bilgileri hafızasında tutması mümkün değildir. Unutkanlık sebebiyle maddi ya da manevi kayıplar yaşayan insanoğlu hafızasında sakladığı bilgiyi veriye dönüştürmüştür. Veri, işlenmemiş ham bilgilere verilen isimdir. Veriler tarih boyunca taş, kemik, deri ve kâğıt üzerine yazılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Çinliler veriyi kâğıdın üzerine aktarabilmek için ahşap blokların üzerine harfleri oymuşlar ve bu bloklarla birlikte baskı yapmışlardır.15.yüzyıldan itibaren dökme demir harflerle dizgi ve matbaa gelişmiştir.

Yakın geçmişte elektriğin kullanılması, verinin bitlerle kaydedilmesi ve veri merkezlerinin kurulması ile birlikte disketler, hard diskler ve cd ler kullanılmış, akabinde hiçbir mekanik parçası olmayan diskler ortaya çıkmıştır. Nihayetinde, yer ve zaman fark etmeksizin veriyi bize ulaştıran bulut teknolojisi hayatımıza girmiştir. Bulut bir veri saklama ve aktarma aracı olup bu verinin hızlı bir şekilde aktarılması için ise fiber optik ağ alt yapıları kurulmuştur. Bütün bu gelişmeler olurken verinin herkes tarafından görülmesini engelleme ihtiyacı doğmuş, bu ihtiyacı karşılamak için ise kriptoloji bilimi kullanılmıştır. Kriptoloji, gizlilik bilimi olup tarih boyunca birçok medeniyet tarafından kullanılmıştır. Günümüzde ise kriptoloji, her alanda kullanılan bir bilim haline gelmiştir. Bilgisayarımızın açılışında, sim kartı cep telefonumuza taktığımızda, işyerimize girerken kimlik kartımızı okutmamızda, arabamızın kapısının kilidini açmamızda kriptoloji vardır.

Bilim insanları, küçük toplumlarda veri kaydına gerek olmadığını, herkesin yaptığı işin belli olduğunu, toplum fertlerine ait verilerin herkes tarafından bilindiğini ve toplumda bir düzen olduğunu belirtmektedir. Ancak topluluklar büyümeye başlayıp medeniyet meydana gelince küçük topluluklarda var olan düzeni sağlayabilmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Oluşan medeniyetin düzen getirebilmesi adına veriler kanunlar, yönetmelikler ve sözleşmelerle kayıt altına alınmıştır. Bugün, toplumların sulh içerisinde yaşayabilmesi için kanun koyucu görevi üstlenen devletler,çıkardıkları kanunlar sayesinde toplum hayatının düzenli akışını sağlamış ve topluma

güven tesis etmiştir. Toplum fertleri, devletin oluşturduğu güven duygusu dışında sektörler açısından da güvene ihtiyaç duymaktadır. İşte bu noktada, güven tesis eden önemli sektörlerden biri bankacılık sektörüdür.

Yaklaşık 600 yıldır müşterilerine güven veren bankacılık sektörü, 2008 yılında meydana gelen büyük depremle yüzleşmiş ve Lehman Brothers ABD’ de iflas etmiştir. İflas sonrası yaşanan küresel finans krizi sebebiyle dünya finans sisteminde pek çok değişim olmuş, ülke borsaları çökmüş, kredi derecelendirme kuruluşları itibar kaybetmiş, tüm dünyada yüzlerce banka batmış, binlerce şirket iflas etmiş ve milyonlarca kişi işsiz kalmıştır. Ancak her şeyden önemlisi insanların bankacılık ve finans sektörüne bakışları değişmiş ve bankalara duydukları güven ciddi şekilde zedelenmiştir.

Lehman Brothers’ ın iflasından yaklaşık 2 ay sonra ABD’ de Satoshi Nakamoto adındaki bir kişi tarafından “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” adıyla bir makale yayınlanmıştır. Makalede Bitcoin; hiçbir merkezi sisteme bağlı olmadan çalışabilen, şifreleme üzerine kurulu, iki tarafın birbiriyle doğrudan bağlantı kurduğu, kullanıcılarının ve dışarıdan kişilerin manipülasyona yönelik müdahalelerine karşı gerekli önlemlerin alındığı, aracı yapıların olmadığı dijital bir para birimi olarak anlatılmaktadır. Bu sistem, altında yatan güçlü şifreleme (kriptografi) teknikleri yardımıyla mutabakat üzerine kurulu şekilde veriyi kayıt altına almakta, kaydedilen veriyi tek bir merkez yerine tüm kullanıcılara birer kopyasını dağıtarak saklamaktadır. Nakamoto’ nun makalesinde Blokzincir kelimesi hiç geçmese de, uygulananyöntemler ve makalede yer verilen çeşitli şemalar sebebiyle Blokzincir kavramı doğmuş ve hızla gelişerek küresel ölçüde kabul gören temel bir teknolojik kavram haline gelmiştir.

Makale aynı zamanda küresel kriz sonrası güven probleminin teknoloji sayesinde nasıl çözüleceği konusuna yeni bir boyut kazandırmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede makalede kripto paraların en büyük özelliği olarak; arkasında para basma gücüne sahip otoritelere duyulan güven yerine matematik kurallarıyla temellendirilen ve bilgisayar algoritmalarına dayanan güven öne sürülmüştür. Satoshi Nakamoto’ nun makalesine tezimizin sonraki bölümlerinde yer verilecektir.

Kadir Güçlü’nün uzmanlık tezinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.