Dijital CEO Soner Canko kaleme aldığı yeni makalesinde Ava Labs tarafından geliştirilen Avalanche Konsensüsü’nü değerlendiriyor.
2008 yılında Satoshi Nakamoto ismini kullanarak bir kişinin ya da grubun ortaya koyduğu Bitcoin makalesi ile ortaya çıkan Blokzinciri Felsefesinin anlaşılması için yıllar geçmesine ihtiyaç duyuldu. O günden bugüne blokzincirinin kapasitesi ve yapabilecekleri ve sınırları sorgulanmaya devam ediyor.
Blokzincirinin mantığını ve işlemleyişini bizlere ilk kez sunan Bitcoin ağındaki mutabakat sistemine Satoshi Nakamoto’nun isminden gelen, Nakamoto konsensüsü deniyor. Bitcoin ağındaki konsensüs süreci her bir blok için ayrı ayrı gerçekleşiyor ve her bir yeni bloğun bu konsensüs ile yaratılması ortalama 10 dakika alıyor. Zaman zaman bu süreç biraz kısalsa veya uzasa bile sistem belirli aralıklarda ortalama süreci geri getirmek için konsensüs sürecini zorlaştırıp, kolaylaştırabiliyor. Bu sebeple Bitcoin ağında işlem miktarı da oldukça kısıtlı kalıyor ve her bir saniyede 3 ila 7 işlem gerçekleşebiliyor.
Bu da bir ölçeklendirilme problemi olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin bir bardak kahve satın aldığınızda klasik konsensüs sistemin içindeki bilgileri hızlıca karşılaştırıp bankanızda öyle bir meblağ olup olmadığını kontrol eder, onayı alır ve ödemeyi gerçekleştirir. Bu ödemeyi aynı şekilde Bitcoin üstünde yaptığımızda işlemin 10 ila 60 dakika sürmesi, günlük hayata uygulanabilirliğini sınırlıyor.
Ek olarak, 21. Yüzyılda sürdürülebilirliği, yeşili ve doğayı korumaktan söz ettiğimiz; 2030’a hedefler koyduğumuz dönemde Nakamoto konsensüs sisteminin inanılmaz tükettiğini söylemeden edemeyeceğim.
Team Rocket adı verilen anonim kişilerin Snowflake to Avalanche isimli makaleyle 2018 Mayıs ayında ortaya attıkları Avalance konsensüsünün Klasik ve Nakamoto konsensüslerinin kesiştiği yerde en işlevsel özellikleri kendinde topladığını söyleyebilirim. Bu yeni konsensüste blokzincirin aksine işlemleri daha hızlı ve ölçeklendirilebilir yapmak hedeflenmiş. Sürdürülebilirlik perspektifinden bakıldığında ise proof of work gibi yoğun enerji tüketen metotları kullanmadığı için doğa dostu bir sistem olduğu görünüyor.
Merkeziyetsizleşme üzerinden incelediğimizde ise Nakamoto konsensüsünde blokzincirin merkeziyetsiz bir yapı olması hedefleniyordu. Şu an ise zincirdeki madencilerin ağırlıklı bir etkisinin sistemin merkezinde bulunduğu bir yapıya dönüştü. Avalanche konsensüsünde ise herhangi bir madenci olmadığı için sistemin merkeziyetsizleşmesine olanak tanıyor diyebiliriz.
2018 Mayıs’ta çıkan makaleden 1 ay sonra Emin Gün Sirer makaleyi MONEYCONF’a sunuyor. Emin Gün Sirer, Cornell Üniversitesinde profesör olmasının yanında şu anda da Avalanche konsensüsünü temel alarak geliştirdikleri Ava Labs’ın kurucularından ve CEO’su. Ava Labs’ı da kendi cümleleriyle “Dijital varlık üretebilmek için hızlı, esnek ve güvenli bir kit ya da lego” olarak tanımlıyor. Emin Gün Sirer, Bloomberg’teki konuşmasında Ava Labs’da yapmak istediklerini basitçe özetlemişti. Ava Labs’ın amacı, firmaların bilançolarında var olan fakat el değiştirmesi güç olan finans enstrümanlarını blokzinciri bazına taşıyarak tüm dünya bazında bu enstrümanların kısa sürede likidite olmasını sağlamak diyebiliriz.
Bunu yaparken blokzincirinde olduğu gibi bir madencilik sistemi olmaması sayesinde telefondan da işlem yapılabileceği ifade eden Sirer, herkesin kullanacağı kadar basit bir sistemi hedeflediklerini söyleyip kullanıcı dostu bir ara yüz yapacaklarının sinyalini de vermişti. Tüm bu bilgileri göz önünde bulundurduğumuzda Ava Labs; ölçeklemeyi, merkeziyetsizleşmeyi, kullanıcı deneyimini ve müşterek çalışmayı çözüyor diyebiliriz.