Blockchain teknolojisi kadar heyecan uyandıran bir diğer alan olan yapay zeka son zamanların önemli teknolojik ilerlemelerini barındırıyor. Peki bu iki kavram bir arada nasıl iyi şekilde çalışır? Bu iki teknoloji birbiriyle geniş bir ortak payda yakalayabilir mi?
Bir teknoloji üzerine çok konuşuldukça değil dünyamızda var olan sorunların çözümüne yaptığı katkı oranında değer kazanır. Elbette her zaman spekülasyonlarla bir yere kadar getirilen, tıpkı bir borsada işlem gören herhangi bir kağıt gibi parlayıp sönen birçok teknoloji ve teknolojik kavram var. Teknoloji mezarlığı yıllarca popmalandıktan sonra çöpe giden devrimsel ürün, teknoloji ve kavramlarla dolu.
Blockchain ise görünüşe göre yıllardır gündemde olmasına rağmen sorunlarımızı çözmeye yeni yeni başlıyor. Her ne kadar gizlilik, güvenlik ve mahremiyet üzerine konumlandırılmış bir çıkış noktasına sahip dijital para olarak yolculuğuna başlamış olsa da değiştirilemez, sağlam ve doğrulanabilir kayıtların tutulması için de önemli bir araç haline geldiği kesin. Hatta bugün bile dünyada onlarca fikri mülkiyet müşaviri (ajans, meslek birliği ve bunlar gibi) kurumlar bu meseleye kafa yoruyor.
Yapay zekayı beslemek
Yapay zeka da hayatımıza giren kısmını genellikle fark etmediğimiz, girmemiş kısmının ise çok popüler biçimde başlıkları işgal ettiği bir konu. İşlevli kısmının saklanması belki de kasıtlı olarak yapılıyor: Her gün petabytelarca veri işlenerek dünyadaki tüm insanların fişlendiği gerçeği gizlenmeyi hak eden, robot Sophia’nın ise andromorfolojik sevimlilikler yapması ise manşetlere taşınması gereken şeyler.
Blockchain teknolojisinin en önemli görevi harmanlama ve şifreleme algoritmaları eşliğinde tercihen dağıtık biçimde değiştirilemez kayıtlar oluşturmak; sonrasında da bunların doğrulalamlarının yapılmasını sağlamak. Yeni evvelce yazılmış veriyi depolarken değişmediğinden, doğru kaldığından emin olmak.
Yapay zeka farklı kaynaklardan veri alan ve içeride bunları işleyerek belirli kararlar veren bir mekanizma. Bu şekilde baktığınızda ortaya çıkan ilk gerçek ne kadar doğru (isabetli) veri girişi olursa o kadar iyi sonuç alacağınız. Veri girişi kısmını elle, insan gücüyle yapmak çok verimsiz bir durum. Çöp girer, çöp çıkar (GIGO, garbage in, garbage our) olarak anılan yaklaşım giriş kalitesi ve çıkış kalitesi arasındaki bağıntıyı anlatıyor: Eğer çöpleri ayıklarsak çıktılarımız da nitelik anlamında iyileşir.
Doğrulanmış ve güvenli bilgi kaynaklarını Blockchain kayıtları arasından yapay zekayı besleyecek şekilde oyunu kurduğumuzda ve daha da önemlisi yapay zeka üzerindeki büyük şirket hegemonyasını kaldırıp insanlara açabilirsek bu noktada önemli bir atılım gerçekleştirilmiş olacak.
DAIA – Decentralized AI Alliance
Bu noktada devreye DAIA giriyor. merkezsizleştirilmiş yapay zeka birliği şekşlinde dilmize çevrilebilecek bu kurum endüstriyel bir birlik olarak yapay zeka ve Blockchain üzerine çalışmaları standartlaştırmak ve daha önemlisi gücü şirketlerden alıp daha da demokratikleştirerek insanlara yaymak.
DAIA çalışmalarını bu demokratikleştirme süreci ve yan dallardaki çalışmalara odaklanmış şekilde yürütüyor. Bu noktada aşılması gereken bazı engeller var. Bu engellerin başında ise halka inebilme eşiği bulunuyor. Bu eşiğin aşılması için henüz vakit var fakat telefonun sesini duyduğumuz modemlerden ülkemizde her eve alınabilen 100 Mbps hızında fiber veya eşdeğer bağlantıya 20 yıldan kısa sürede geldiğimizi düşünürsek bu eşiklerin gittikçe daha hızlı aşıldığını görebiliyoruz.