Bloomio Kurucu Ortağı ve CEO’su Max Lyadvinsky, Crowdfund Insider için kaleme aldığı makalede bir Blockchain şirketi yönetmenin keyifli ve zor yanlarını mercek altına alıyor.
Modern yaşamın pek çok yanını değiştirme potansiyeline sahip olan Blockchain’in devrim niteliğinde olması, gelişmekte olan bu teknolojiye herkesten önce kucak açanlar için bazı keyifli yanları ortaya çıkarırken, zorlukları da beraberinde getiriyor. Blockchain üzerine kurulu bir şirket açtığınızda, güvenlik ve esneklik sınırları yasal düzenlemeler ve dolandırıcılıkla çiziliyor. Artılar, eksiler, faydalar ve engeller neticesinde Blockchain şirketlerine çok katmanlı bir yaklaşım gerekiyor.
Blockchain’in zorlukları: Yasal düzenlemeler
Blockchain şirketleri için hayatı zorlaştıran unsurların başında devletlerin bu teknoloji için belirlediği sert sınırlamalar geliyor ve pek çok şirket bu nedenle coğrafi bir merkez seçerken oldukça titiz davranmak durumunda kalıyor. Dünyanın büyük bir kısmı kripto para birimleri ve Blockchain şirketleri söz konusu olduğunda genellikle belirsizlik yaşıyor. Bazı yargı bölgelerinin ICO’lara doğrudan düşmanca bir tutum sergilediği biliniyor.
Öte yandan, İsviçre’nin Blockchain sektörüne yasal açıdan nasıl yaklaşacağını göreceğiz. İsviçre hükümeti, Blockchain teknolojisinin geliştirilmesine yönelik bazı yasal değişiklikler planlıyor. ICO’lar için de bazı değişiklikleri içermesi beklenen güncellemelerin ne şekilde yürürlüğe gireceğini zaman gösterecek.
Blockchain’in zorlukları: Bankacılık
Yasal düzenleme denince akla önce finans sektörü geliyor. Finans ekosistemi konu Blockchain veya kripto para borsaları olduğunda çekimser bir tavır içine giriyor. Örneğin Güney Afrika’nın en prestijli kripto para işlem platformlarından biri, Kolombiyalı bankaların bu borsaya giden fonları dondurmasıyla mağdur olmuştu.
Bancolombia, BBVA Colombia ve Davivenda eş zamanlı olarak Buda isimli kripto para borsasındaki müşteri hesaplarını hiçbir ön uyarı olmaksızın kapatmıştı. Benzer bir durum Şile’de 2018 yılı başında yaşanmıştı.
Blockchain’in keyifli yanları: Dağıtık yapı
Blockchain tabanlı bir şirket olmanın en iyi yanı hiç kuşkusuz teknolojinin olanak tanıdığı dağıtık yapı olmalı. Blockchain gelişmeden önce, bir dijital varlığın kime ait olduğunu ispatlamanın ya da bir işlemi doğrulamanın böylesine güvene ihtiyacı olmayan, herkese açık bir yapıda gerçekleştirilmesi mümkün değildi. Sadece işlemleri doğrulamak için avukatları ya da harici tarafları kiralamak gerekiyordu. Blockchain ile tüm bunları pürüzsüz bir şekilde gerçekleştirmek mümkün.
Blockchain’in keyifli yanları: Esneklik
Dağıtık yapı, daha esnek bir ortamı da beraberinde getiriyor. Blockchain’i günlük işlemlerde kullanan şirketlerin ana avantajı da bu oluyor: Bu şirketler daha düşük komisyonlar ve tedarik zincirinde daha az kriz ile daha güvenli işlemler sunabiliyorlar. Blockchain’i kullanan şirketler, işletme ve müşteri arasındaki işlemleri iyileştirirken, hack saldırıları, dolandırıcılık ve hırsızlık karşısında daha iyi güvenlik sağlıyor.
Makalenin tamamını okumak için tıklayın.