Bitcoin bulmak için gereken işlem gücü arttıkça, madencilerin ucuz ve bol elektriğe ulaşma ihtiyaçları da doğru orantılı bir şekilde artıyor.
“Bitcoin’i savunan kişiler her zaman bu teknolojinin devlet kontrolüne karşı korumalı olduğunu ifade ettiler. Onlara göre Bitcoin, devlet ne kadar uğraşırsa uğraşsın asla kapatılamazdı. Bu önerme basit, sıradan bir dizüstü bilgisayarın madencilik yaptığı dönemlerde geçerli olabilirdi ama, dev madencilik çiftliklerinin kurulduğu günümüzde, Bitcoin’in ucuz elektrik kaynaklarına ihtiyacı var. Ucuz elektrik kaynaklarına erişim olmadan, Bitcoin varlığını sürdüremez. Ve elektrik dünyanın her yerinde hükümetler tarafından yönetiliyor.”
Medium yazarı Frances Coppola, hükümet ve Bitcoin arasındaki ilişkiyi anlattığı makalesine işte bu sözlerle başlıyor. Bitcoin’in elektriğe olan ihtiyacı Emek Kanıtı protokolüne dayanıyor. Bitcoin madenciliğinde Emek Kanıtı, çözülmesi gereken karmaşık işlemleri kapsıyor. Madenciler bu problemleri çözdüklerinde, 12,5 Bitcoin’i ödül olarak alıyorlar. İşlem bloklarını bulmak için yapılan matematiksel işlemlerin karmaşıklığı, madencilerin çok fazla hesaplama yapmadan tahmin edemeyeceği düzeyde olduğu için, ciddi işlem kapasitesine ihtiyaç duyuluyor.
Bitcoin madencileri her geçen gün daha fazla elektriğe ihtiyaç duyuyor
Bitcoin Emek Kanıtı, madenciler için bir sayılardan oluşan bir sekans hazırlar. Madenciler bu sekansın ne olduğunu bulmak zorundadırlar. Her ne kadar işlem tanımı bulmaca çözmek olarak geçse de, bu sekanslar çözülebilecek problemler olarak tanımlanamaz. Madencilerin tek yapabileceği şey bu sekansları tahmin etmeye çalışmaktır. Ne kadar fazla tahmin yapılırsa, doğru sekansı bulma şansı o kadar artar.
Yani, bir madencinin Bitcoin’e ulaşması için her zaman daha fazla işlem gücüne ihtiyacı vardır. Bu sayede saniye başı işlem sayısını artırarak, arayışına devam edebilir. Böylesine bir bilgisayarın işlem gücüyse, doğal olarak elektrik ihtiyacını çok yüksek seviyeye çekmektedir.
Bitcoin Enerji Tüketim Endeksi’ne göre, Bitcoin madenciliği küresel olarak Çek Cumhuriyeti kadar enerji kullanıyor. Bu devasa elektrik ihtiyacı daha şimdiden bazı hükümetleri harekete geçirmiş durumda. Ocak 2018’de, Çin Merkez Bankası yerel yetkililere, elektrik enerjisine erişimi sınırlandırarak madencilik faaliyetlerini kısıtlamalarını emretmişti.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yerel yetkililer ise, Bitcoin madenciliğinin sıradan elektrik kullanıcılarına olan etkisi konusunda giderek daha fazla endişe duymaya başladılar.
Bitcoin’in POW protokolünün çevresel maliyeti konusunda da belli endişeler bulunuyor. Geçtiğimiz Şubat ayında, İtalya “dekarbonizasyon ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik açık bir yol üstlendiği” söyleyerek, çevresel gerekçelerle madencilere Bitcoin için enerji tedarik etmeyi reddetti.
Kanada’da bulunan Hydro-Quebec gibi elektrik sağlayıcıları madencilere destek sunuyor olsa da, her geçen gün artan elektrik ihtiyacı başlı başına bir probleme dönüşüyor. Makalenin devamını burada bulunan linkten okuyabilirsiniz.