Hepimizin bildiği gibi Bitcoin, blokzinciri teknolojisinin ilk uygulaması olarak bizlere bu teknolojinin neler yapabileceğini gösterdi.

Düşündükçe beynimizi yoran, anlaması ve anlatması oldukça zor olan bu teknolojinin nasıl çalıştığına dair yazılmış binlerce makale olmasına rağmen Bitcoin ve blokzinciri teknolojisinin tarihini (2008’den önceki) anlatan kaynak hala çok sınırlı. Oysa bir teknolojiyi anlamanın en kolay yolu tarihini okumak, kişisel olarak özümsemek ve tekrardan keşfetmektir! Bu makalede blokzincirinin nasıl çalıştığını değil, bu buluşun tarihini ve hangi projelerden esinlendiğini inceleyeceğiz.

Birçok kaynağa göre Bitcoin 2008 ekonomik krizinden sonra bir cypherpunk (Satoshi Nakamoto) tarafından günümüzdeki ekonomik sisteme meydan okumak için kuruldu. Bu bir noktada doğru olsa da, konunun tarihçesi anlamında kesinlikle yeterli bir bilgi değil! İnsanlık tarihindeki birçok buluş, icat ve yenilik, dahi yetenekler tarafından gerçekleştirildi., Örneğin, Edison ampulü, A. Graham Bell telefonu buldu. Ancak günümüzde internet ve iletişim kolaylığı sayesinde buluş yapma ve yenilikleri keşfetme yolumuz değişiyor. Gelecekte birçok buluş ve yenilik ya birden çok bireyin kolektif bir şekilde çalışabileceği GitHub ve forumlar gibi halka açık web platformları, yada kurumsal şirketler ve Startup’lar gibi özel platformlar tarafından gerçekleştirilecek. Bitcoin de, bir forum platformu üzerinden iletişim yoluyla bulunup geliştirildi.

Bilinen takma adı ile Satoshi Nakomoto’nun aslında birden çok kişi olduğuna dair kanıtlar olsa da kesin bir cevaba ulaşmak pek mümkün değil. Ancak bildiğimiz tek şey Bitcoin’in bugünkü kullanılabilirliğini birden çok kişiye borçluyuz çünkü Bitcoin tek bir teknoloji değil ancak birden fazla teknolojinin ve teorinin uyumlu bir şekilde bir araya gelmesidir. Peki, bu ekosisteme katılan her kişinin direk veya dolaylı yollarla katkıda bulunduğu ve bu şekilde daha da çok gelişen bu teknoloji nasıl bulundu? Birçoğumuzun düşündüğü gibi Satoshi Nakamoto bir gecede düşünüp ‘’EVRAKA’’ demedi. Günümüzdeki blokzinciri projeleri bu teknolojiyi Bitcoin’e borçlu olduğu gibi Bitcoin de fikrini ve altyapısını geçmişte geliştirilmiş, başarısız olan birçok öncü projelere borçlu. Bu projelerin kalıntılarından doğan Bitcoin günümüzde birçok konuda yeni bir çağ açtı.

Blokzinciri uygulamasının önemli öncülerinden bazıları:

Digicash:

Cypherpunk akımının öncüleri arasında yer alan David Chaum tarafından geliştirildi. Amacı, bir bankanın müşterileri için dijital olarak imzalanmış dijital para topakları oluşturmasına izin vermekti. David Chaum ve Digicash şirketi bu kavramı 1983’te yayınladı ve bu sisteme eCash ve para birimini  “CyberkBucks” olarak adlandırdı. Bazı bankalar bu teknolojiyi kullanmaya çalıştılar, ancak yeterince anlaşma sağlanamadığından Digicash 1998’de iflas başvurusunda bulunmak zorunda kaldı.

B-Money:

Kriptografinin öncülerinden biri olan Wei Dai, 1998’de B-Money protokolünü açıklayan bir makale yayınladı. Amaç gönderenlere ve alıcılara takma adlar sağlayan ve takip edilemez bir iletişim ağı kurmakla bitmeyip aynı zamanda gönderenin dijital imzasıyla şifrelenen işlem bütün ağa yayınlanıyordu. Tanıdık geliyor mu?

Hashcash:

1992 yılında, önemsiz ve spam e-postaların internetin en önemli sorunlarından biri olduğu dönemde, C. Dwork ve M. Naor bu sorunlara karşı savaşmanın bir yolunu buldu. Bu yöntemde, her gönderenin bir e-posta göndermeden önce bir mikro ödeme işleminden geçmesi gerekti. Bu yöntem normal sıklıkla e posta gönderenleri pek etkilemedi milyonlarca e posta yollayan spam atan kişiler için çok maliyetli bir kabusa dönüştürdü. Bu maliyetler bir eposta göndermek için tekrarlanan hesaplamalar olarak tasarlandığı için üçüncü bir tarafa ödeme olarak gitmiyordu. Bu tekrarlanan hesaplamalara “iş” denildi ve alıcılar bu iş maliyetini “kanıt” olarak görmekteydi. Hashcash bu yöntem ile Bitcoin’de kullanılan fikir birliği mekanizması olan “İş Kanıtı”(Proof of Work) kavramının ilk adımını attı.

E-Gold:

E-Gold, Gold & Silver Reserve Inc.’in yürüttüğü bir web sitesiydi. Bu web sitesi, bireylerin hesap açıp işlem yapabileceği ve merkezi bir deftere sahip olan bir platformdu. Her dijital birim, bir kasada depolanan fiziksel altın ile destekleniyordu. KYC (Müşterinizi tanıyın) veya AML (Kara Para Aklamayı Önleme) kuralları yoktu, bu yüzden suçlular için çok cazipti. Suç kolaylaştırılması gibi bariz nedenlerden dolayı bir süre sonra kapatıldı.

Napster:

Fanning ve S. Parker tarafından bulunan eşler arası dosya paylaşım platformudur. Genelde mp3 formatındaki müziği kullanıcılar arasında ücretsiz olarak paylaşmak için kullanıldı. Tahmin edebileceğimiz gibi, Napster plak şirketi şirketlerinin pek hoşuna gitmedi çünkü 80 milyondan fazla insan müzik için para ödememe kararı aldı. Bu sebeple proje telif hakkı sorunları nedeniyle 2 yıl (1999-2001) hizmetten sonra kapatıldı. Napster, aynı eşler arası sistemi kullanan, ancak merkezi sunuculara bağlı olmayan BitTorrent’in öncüsü oldu.

BitTorrent:

BitTorrent, müzik, film ve diğer dosyaların paylaşımı için bulunmuş, Napster’ın başarılı bir modelidir. Aynen Napster gibi eşler arası dosya paylaşımı amacıyla kurulmuş olan bu projenin Napster’dan farkı, merkez sunucu ve yönetim olmayışıdır. Merkezileşmemiş olmak BitTorrent’e sansürlenmeye ve kapatılmaya karşı önemli bir koruma avantajı vermektedir. Birçok telif hakkını ihlal etse de, bugün BitTorrent hala çalışıyor ve birçok kişi tarafından kullanılıyor.

Geçmişteki projeleri incelediğimizde, merkezi olmayan bir yapıya sahip olan sistemlerin  sansüre, kapanmaya ve regülasyona karşı dayanıklı olduğu sonucuna varabiliriz. Bu dağınık yapı temeli sayesinde hükümetlerin bu tarz sistemleri durdurma, dondurma veya kapatma şansı kalmaz. Bu nedenle, hükümetler Bitcoin ve benzeri kripto paralarını düzenleyemez. Tabii ki bu borsaların veya cüzdan sağlayıcıların yerel olarak düzenlenemeyeceği anlamına gelmez. Örneğin; Bitcoin cüzdanları size T.C. Kimlik numaranızı sormaz, ancak borsalar sorar.

Gördüğümüz üzere, Bitcoin halka açık, izin gerektirmeyen, dağıtılmış veri alt yapısını Napster ve BitTorrent’den, kriptografi, işlemleri yayınlama ve mahremiyet amaçlı kullanıcılara takma ad ve sayı vermeyi B-Money’den, internet üstünde nakit para amacını ilk bunu deneyen DigiCash’den ve iş kanıtı sistemini (Proof-of-Work) Hashcash’den almıştır. Bitcoin bu teknolojileri uyumlu bir şekilde bir araya getirip iyileştirmekle kalmayıp, dağınık yönetilen sistemler için en büyük problem olan Bizans Generali Sorununu, çözdü. Peki, bu ünlü sorun nedir?

Bizans Generali Sorunu, bir veya daha fazla tarafın sisteme bozuk veya yanlış bilgi girmesiyle kayıt olan bilginin doğruluğunu etkilemesidir. Bitcoin’den önce, mesafe ile ayrılan tüm tarafların, işlem kaydından önce tam mutabakata varmasını sağlamanın bir yolu yoktu. Bu sorun ilk olarak HashCash tarafından çözüldü ve bulunan yöntem Bitcoin tarafından güçlendirildi. Bu yöntem sayesinde herhangi bir bitcoin’in iki kez harcanma olasılığı kalmadı.

Bitcoin’in merkezi olmayan sistemler için en büyük sorunlardan olan Bizans Generali Sorununu çözmesinden sonra bu yöntemin diğer birçok sistemi iyileştirmek için de kullanılabileceği anlaşıldı;

  • Bitcoin dışındaki sanal paralar,
  • Sidechain’ler,
  • Varlık kaydı,
  • Renklendirilmiş Coinler,
  • Güneş Enerjisi Dağıtımı,
  • Akademik Sertifikalar,
  • Akıllı Sözleşmeler,
  • Akıllı Mülkiyet,
  • Finansal Sözleşmeler,
  • Finansal Araçlar,
  • Dijital Haklar Yönetimi,
  • Tedarik Zinciri Yönetimi,
  • Gayrimenkul Yönetimi,
  • Güvenli ve Bağlı Araçlar,
  • Güvenli IoT,

—————————————————————————————————–

Bitcoin’in başarısından sonra bir çok zeki mühendis, Satoshi Nakomoto’dan inovasyon meşalesini kaparak bu yıkıcı teknolojinin diğer potansiyel kullanımlarını keşfetmeye başladı. Değişik problemler değişik potansiyel kullanım yolları oluşturdu ve bu sayede iki tip blok zincir oluştu.

  • Halka Açık Blokzinciri ağları: İzin almadan herkesin her zaman katılabileceği açık, tamamen dağıtılmış, merkezi olmayan sistemlerdir. Bazıları buna “gerçek blok zincirleri” diyor. Örneğin: Bitcoin, Ethereum, Monero, ZCash.
  • Özel Blokzinciri ağları: Halka açık blok zincirlerinin aksine, temelde şirket grupları tarafından gizlilik, gözetim, tedarik zinciri yönetimi, iletişim, siber güvenlik, toplanan veriden para kazanma ve Ar-Ge’yi toplu olarak geliştirmek için kullanılan özel sistemlerdir. Özel ve dışarıya kapalı olan bu tarz blok zincirlere sadece izin verilen taraflar katılabilir. Örneğin: R3 Corda, Hyperledger, JP Morgan Quorum.

Günümüzde, çeşitli sorunları test etmek ve nihayetinde çözmek üzere halka açık ve özel blokzinciri ağı inşa etmek için çalışan birçok büyük şirket, Start-Up ve kamusal yapılanma var. Peter Bergstrom’a göre, endüstri tarafından listelenen mevcut blokzinciri kullanımlarının kapsamı:

  • Finansal (Kitle fonlaması, P2P ödünç verme, ödeme sistemleri vb.)
  • Medya (Dijital haklar, fan izleme, bilet satın alma vb.)
  • Tedarik Zinciri (Nakliye ve Lojistik, tarımsal gıda kimlik doğrulaması, ilaç vb.)
  • Bilgisayar Bilimi (P2P depolama ve bilgi işlem, DNS vb.)
  • Sigorta (Dosyalama, dolandırıcılık iddiaları vb.)
  • Tıp (Kayıtlama, kişiselleştirilmiş ilaçlar, DNA sıralaması vb.)
  • Varlık Yönetimi (Arazi mülkiyeti, tasarımcı markalar, ipotek ödemeleri vb.)
  • Devlet (Oylama, lisanslama ve kayıt, sosyal yardım dağıtımı vb.)
  • Ödemeler (B2B uluslararası havale, mikro-ödeme, vergi beyannamesi vb.)
  • Tüketici (Dijital ödüller, P2P satış, marka sadakati takibi vb.)
  • Kimlik (dijital varlıklar, mülteci takibi, eğitim vb.)
  • IoT (Cihazdan cihaza ödemeler, şebeke izleme, akıllı ev yönetimi vb.)

Ve bunları izleyecek daha birçok sektör…

Yakın ve uzak gelecekte blokzinciri teknolojisi ile neler yapabileceğimizi izlemek ilgi çekici olacak. Bu teknolojinin ilk uygulaması para olsa da, diğer endüstriler ve teknolojiler üzerindeki etkisi hayal gücümüzün ötesinde. Unutmayın, insanlık Mezopotamya’da kimin, kime ve ne kadar borçlu olduğuna dair kayıtları tutmak için yazıyı keşfetti, ancak bu buluş günümüze kadar dünyayı temel muhasebenin dışında birçok farklı konuda değiştirdi.

Kemerlerinizi takın, daha yeni başlıyoruz…

Yazar: Berke Sengel