Ekonomi Politikaları Araştırma Merkezi (CEPR) tarafından yayınlanan “The Economics of Fintech and Digital Currencies” başlıklı çalışma içinde yer alan makalelerin özetlerine devam ediyoruz. 

CEPR Makale Özetleri serimizin onuncusunda Raphael Auer ve Stijn Claessens tarafından kaleme alınan “Kripto paralar neden düzenlenemiyor?” (Cryptocurrencies: Why not (to) regulate?) başlıklı makalenin özetini paylaşıyoruz.

Bitcoin veya Ethereum gibi kripto para birimleri, hem yüksek fiyat dalgalanmaları hem de savunucularının yeni bir merkezi olmayan güven modelini temsil ettikleri iddiası nedeniyle çok dikkat çekti. Pek çok kişi bu iddiaların geçerliliğini ve temel teknolojinin ekonomisini analiz etmek için çalışıyor. Aynı zamanda, birçok ulusal otorite ve uluslararası kuruluş, kara para aklama ve terör finansmanı gibi yasadışı faaliyetlerin yanı sıra, pazar bütünlüğü ve tüketicinin korunması ile ilgili endişelerini dile getiriyor.

Kripto para birimlerinin, kurumsal destek olmadan çalışabilecekleri ve doğal olarak merkeziyetsiz oldukları için, ulusal otoritelerin erişemeyeceği şekilde faaliyet gösterdikleri düşünülüyor. Yine de, bir dizi mahkeme kararı ve gerçekleşen çeşitli düzenlemeler gerçekleşiyor. Bu çalışmamızda ilgili düzenleyici eylemlerin kripto para birimi piyasalarını etkileyip etkilemediğini ve nasıl etkilediğini inceliyoruz. Bunu yaparken alınan kararların piyasaları nasıl etkilediğine dair somut örnekleri kullanıyoruz

Metodolojimizi göstermek için iki olayı düşünün. Bunlardan biri ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) tarafından Mart 2017’de bitcoin için borsada işlem gören bir fonun (ETF) oluşturulmasına izin verecek şekilde borsa kurallarının değiştirilmesi önerisini reddetme kararı. Duyurunun etrafındaki beş dakika içinde, bitcoin fiyatı yüzde 16 düştü. Diğer bir olay da, Japon Finansal Servisler Dairesi (FSA)’nın Hazitan 2018’de, kara para aklama prosedürlerini iyileştirmek için altı kripto para birimi borsası ile işbirliği yapması. Yine, fiyatlar düştü.

Bu gibi gelişmelerin sistematik bir veritabanını oluşturmaya ve olayları üç kategoride sınıflandırmaya çalıştık: yasal statü, kara para aklama ile terörle mücadele (AML / CFT) ve işbirlikleri. Bunların dışında kalan olayları ise genel uyarılar olarak sınıflandırdık.

Yasal statü gelişmeleri: Belirli spesifik yasal haber kategorisini çevreleyen getirileri incelemektedir.

  • Kesin bir yasağa işaret eden ve enstrümanların para birimi olarak tanınamayacağı ile ilgili haberler. Bunlar genellikle değer kaybına yol açıyor.
  • Kripto para birimlerinin menkul kıymetler olarak değerlendirilebileceğini öne süren haberler ki bunlar kripto para birimlerinin daha katı bir şekilde düzenleneceği beklentisini yaratarak değer kayıplarına yol açıyor.
  • Güvenlikle ilgili olmayan belirli bir yasal çerçevenin getirilmesi. Bu düzenlemeler genellikle menkul kıymetler yasalarından daha ılımlı olduğu için olumlu tepkiler üretmektedir.
  • AML/CFT ve birlikte çalışabilirlik. AML/CFT ile ilgili düzenleyici haberlerin, kripto para birimi piyasalarını olumsuz yönde etkilediğini görüyoruz.
  • Genel uyarılar. Kripto para birimleriyle ilgili genel uyarıların, kayıp riski de dahil olmak üzere, fiyatlar üzerinde fark edilebilir bir etkisi olduğunu gözlemledik.

Ulusal düzenlemelerle ilgili haberlerin, uluslararası olarak alınıp satılan kripto varlıkları üzerinde neden bu kadar etkisi var? Bu noktada yorumumuz, kripto para birimlerinin yasal itibari para birimlerini kripto para birimine dönüştürmek için düzenlenmiş kurumlara dayanmasıdır. Kripto para birimleri, geleneksel para cinsinden fiyatlanır. Geleneksel para birimleri üzerinden kripto paralara uygulanabilecek yaptırımların sonuçları mutlaka olacaktır ve bu durum gözlemlediğimiz sonuçlara yol açar.

Diğer yandan farklı pazarlarda farklı değerlemelerin olduğunu görüyoruz. Kore’deki bitcoin fiyatı ABD’den yüzde 50 fazla olabilmektedir. Benzer şekilde, Çin otoritelerinin kripto para birimi düzenlemesiyle ilgili haberler, zaman zaman ABD pazarına kıyasla fiyat farklılıklarına neden olmuştur.

Piyasalar birbiriyle bağlantılıdır. Buna göre, ulusal düzenleyici önlemlerin sınırların ötesine taştığını görüyoruz. Örneğin, Çin, Ocak 2017’nin sonlarında Bitcoin’in sıkı bir şekilde düzenlenmesi olasılığını ima ettiğinde, bitcoin ticareti büyük ölçüde diğer Asya para birimlerine doğru kaymıştır.

Genel olarak analizimiz, ulusal finansal otoritelerin kripto para birimleri için mevcut ve yeni düzenlemeleri uygulama kapsamına aldığında, tek taraflı eylemlerinin uluslararası piyasalarda etkisi olabileceğini öne sürüyor.

Bu tür düzenlemeler kripto para birimleri için güvenilirlik riski taşıyor. Kripto para birimlerinin bir ödeme aracı olarak faydalı olacağına dair yasal çerçeveler henüz çizilmemiştir. Alternatif olarak, “iyi niyetli düzenlemeler” seçeneği de bir çözüm olamaz. Kripto para birimleri hâlâ uyuşturucu, silah ve diğer yasa dışı işlemler için küresel pazarda tercih edilen bir ödeme aracıdır. Aslında, kullanımları o kadar yaygındır ki, FBI 2013’te bir büyük karanlık ağ pazarını (Silkroad) kapattığında kripto para birimi fiyatlarının düşmesine neden olmuştu. Teknoloji aynı zamanda diğer yasadışı faaliyetlerin finansmanı için de kullanılmaktadır.

Analizimiz, düzenleyici faaliyetlerin gerekli olmadığı anlamına gelmez. Olası en önemli kısa vadeli cevap, kripto para birimleri ve diğer sanal varlıklarla ilişkili AML / CFT risklerini azaltmak için etkili küresel, risk bazlı adımların atılması gerektiğidir.

Önemli Not: İlgili makale referanslar ve detaylar içermektedir. Bu özet makalenin tamamını içeren çalışmaya buradan ulaşabilirsiniz.