New York Üniversitesi Profesörü Nouriel Roubini, son dönemin yükselen yatırım trendi ICO’ların içyüzünü Project Syndicate için yazdı.

Bugüne kadar 1.600’ün üzerinde gerçekleşen ICO’lar, kripto para birimi yatırımlarını finanse etmenin en yaygın yolu haline geldiler. ICO süreçlerinde Dolar, Pound, Euro veya diğer para birimleri karşılığında, gelecekte belirli bir mal veya hizmet satın almak için kullanılabilecek dijital token’lar ya da coin’ler yatırımcılara sağlanıyor.

ICO danışmanlık firması Satis Group tarafından belirtilene göre, ICO’ların yüzde 81’inin dolandırıcılar, şarlatanlar ve paranızı almak ve sizi peşinde koşturmak isteyen üçkâğıtçılar tarafından yaratıldığına şaşmamak gerekir. Bu nedenle kripto para birimlerinin sadece yüzde 8’inin borsada işlem görmeye başlaması da aynı şekilde şaşırtıcı değildir.

Geleneksel (kripto-olmayan) olmayan bir işletmeye yatırım yaparsanız, çeşitli yasal haklara sahip olursunuz. Şirketin yükselmesi veya batması durumunda yasak yükümlülükleriniz geçerli ve takip edilebilirdir.

Yasal yatırım işlemlerinde, ihraççıların doğru finansal bilgileri, iş planlarını ve potansiyel risklerini açıklamaları gerekmektedir. Ayrıca, vergi kaçakçılığını önlemek, para kazanılmamış kazançları gizlemek ve terörizmin finansmanı gibi diğer suç faaliyetlerini önlemek için, kara para aklama ve daha birçok düzenleme bulunmaktadır.

ICO’ların Vahşi Batısında ise, kripto paraların birçoğu, bu yasa ve düzenlemelere aykırı olarak varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bu nedenle çoğu ICO, yasal düzenlemeleri beraberinde getiren yatırımcıları reddeder. Genel olarak karşınıza somut iş planları yerine, hayalperest beyaz kağıtlar gelir.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu başkanı Jay Clayton, kısa bir süre önce, meta olduğunu Bitcoin’i hariç tutarak, tüm ICO’ların menkul kıymetler olarak düzenlenmesi gerektiğini söylemişti.

Son yıllarda yatırımcılardan milyarlarca dolar biriktiren ICO’ların büyük bir kısmı teknik olarak yasa dışı olarak geçiyor. Daha da kötüsü, Financial Times’tan Izabella Kaminska ve Kanıt Temelli Yönetim Merkezi’nden Martin Walker’ın raporlarında kısa bir süre önce gösterdiği gibi, bunların çoğunun arkasındaki iş modeli sadece müşterileri üzerinden geçinmek üzerine kurulu.

Normal ticari işlemler sırasında müşteriler, geleneksel para birimleriyle mal ve hizmet satın alabilirler. Ancak, bir ICO’da işler böyle yürümez. Müşteriler, satın alım yapmak için sınırlı sayıdaki token’ları satın alarak bunları dönüştürmek zorundadır. Karlarını maksimize etmeye çalışan sıradan bir iş modeli, müşterilerini böylesine engebeli bir yolda yürütmeye çalışmayacaktır.

Bu birimlerin yasa dışı faaliyetleri kolaylaştırmasının ötesinde, ICO’lar, tek bir para birimini, bir hesap birimi olarak işlediğinde fiyat keşif karlarını da allak bullak ediyor. Bir kripto-ütopyada, her malın ve hizmetin kendine özgü bir token’ı olacaktır ve ortalama tüketiciler, farklı/benzer mal ve hizmetlerin göreceli fiyatlarını hiçbir zaman algılayamayacaklardır. ICO’ların değişkenliğini de göz önüne aldığımızda, bir token’ın satın alma gücü hakkında hiçbir zaman kesin bir fikrimiz olmayacaktır.

Makalenin tamamını okumak için tıklayın.