Blokzincir kurumsal uygulamalarını keşfedeceğimiz yepyeni bir diziden merhaba. Dağıtık teknolojileri keşfeden ve bu konuda çalışma yürüten işletmelerin yanı sıra, yola yeni çıkanlarımız için bir rehber oluşturması amacıyla bu seride en ünlü projeleri ve bu projelerin özelliklerini inceleyeceğiz.

Değiştirmesi ve geliştirmesi beklenilen tüm endüstrilerde kullanım alanı genişleyen blokzincir teknolojisini yakından tanıyacağımız bu seride ilk olarak Enterprise Ethereum Alliance ile Başlıyoruz.

Ethereum ve Akıllı Sözleşmeleri Kullanan Bir İş Birliği

Enterprise Ethereum Alliance (EEA), Fortune 500 işletmelerini, girişimlerini, akademisyenlerini ve teknoloji satıcılarını Ethereum uzmanlarıyla birleştirmeyi amaçlayan bir iş birliği projesidir. İşletmeler, Ethereum adı verilen bu ilginç teknolojiyi ve neden-sonuç bağlamında çalışan programlanabilir akıllı sözleşmeler 2014’ten bu yana tanıyordu. Bu teknolojinin en umut vadeden özelliği üçüncü tarafların güvenini ortadan kaldıran, potansiyel olarak iki tarafın akıllı sözleşmelere güvenerek doğrudan çalışmasına izin veren alt yapısıydı. Temel olarak üçüncü tarafları denklemin dışına çıkarmak Bitcoin ile hayatımıza girmiş olsa da Ethereum bu durumu otomatize etmek ve denetlemek için bizlere akıllı sözleşmeleri sunuyordu.

Bununla ilgili tek sorun, bu akıllı sözleşmeler için belirlenmiş standartlar olmamasıdır. Elbette, taraflar şartları kabul ettiği sürece, ticaret için akıllı sözleşmelerden yararlanabilirler, ancak EEA akıllı sözleşme gereksinimlerini standartlaştırmaya çalışarak bu geçişi hızlandırma amacını taşıyor.

Akıllı sözleşme teknolojisi çok yeni olduğu için, en büyük amaçlardan bir akıllı sözleşmelerin devletler ve yasalar tarafından tanınıyor hale gelmesidir. Bu, daha fazla işletmeye blokzincir teknolojisinin benimsenmesine ortam hazırlayacaktır.

Ethereum’un güvenilen sistemi, olgunluğu ve çok amaçlı tasarımı göz önüne alındığında, kurumsal blokzincirinin benimsenmesi için en umut verici çözümlerden kabul edilmektedir.

Özel Uygulamalar

Ethereum halka açık bir blokzincir olsa da, EEA özel blokzincir uygulamalarına odaklanmıştır. Şirketler çok fazla veri depolar ve çoğu zaman gizlilik veya finansal nedenlerle bu halka açıklık onların çok da kullanmak istemediği bir özellik olarak karşımıza çıkar. Bu, açık blokzincir ağlarını kurumlar için gerçekçi olmayan bir seçenek haline getirmektedir.

Blokzincir teknolojisi son birkaç yıl içerisinde birçok farklı projede denenmiş ve test edilmiştir. Bu projelerin bir çoğuna ev sahipliği yapan Ethereum Enterprise Alliance, üstündeki projelerin açık kaynak kodlu olarak geliştirilmesini teşvik eder. Bu paylaşımlı ve kolektif geliştirme yapısı diğer kurumsal teknoloji projelerinde de karşımıza çıkmaktadır.

EEA üyeleri

Her iş birliği gibi, odaklanılan konular da doğrudan üyeleri ile bağlantılıdır. Ethereum üzerine kurumsal çözüm geliştirmek isteyen bazı popüler kurumlar şunlar:

ConsenSys, CME Grubu, Cornell Üniversitesi, Toyota, Samsung, Microsoft, Intel, J.P. Morgan, Deloitte, Accenture, Banco Santander, BNY Mellon, ING ve Kanada Ulusal Bankası. Bu yalnızca en popüler olanlar. İş birliği 200’den fazla üyeye sahip ve blokzincirinde iş için umut verici bir ekosistem yarattı.

Endüstride Etkileri

EEA, kendisini endüstriye özgü uygulamalara odaklanmak için tasarlanmış birkaç “çalışma grubuna” ayırmıştır. En büyüğü, bankacılık endüstrisidir, ancak finans dışında tartışılan birçok konu bulunmaktadır.

Bankalar, ağ üzerinden uyumlu bir düzenleyici çerçeve oluşturmalarına yardımcı olmak için Ethereum’u kullanmak istiyor. Bu alanda ortaklıklar destekleniyor ve bu bankalar olabilecek akıllı sözleşme şablonları oluşturmak için blokzincir teknolojisine doğru her geçen gün adım atmaya devam ediyor.

Bu sektörlerin birçoğunun güvende tutmak istedikleri veriler var. Sigorta şirketlerinden üniversitelere kadar olan kurumların güvende tutmak istedikleri çok fazla veriye sahip olmaları, onları bu verilerin kalıcılığını ve güvenliğini sağlamak için blokzincire yönlendiriyor.

Pürüzsüz bir tedarik zinciri için özellikle Ethereum kullanım durumlarını inceleyen büyük üreticiler ve distribütörler var.

Hukuk endüstrisi akıllı sözleşmelerin potansiyelini kabul etti ve teknolojinin etrafında standartlar oluşturmaya çalışıyor, böylece nihai uygulamaya hazır hale gelebiliyorlar.

Ve bunlar EEA’nın araştırdığı tek projeler de değil. Hepsini listelemek pek mümkün değil. Ancak iş dünyası, Ethereum Sanal Makinesi’nin potansiyelini kabul etti ve bu teknolojinin her potansiyel kullanımını araştırmak ve uygulamaya başlamak istiyorlar.

Blokzincir etrafındaki yasal ve ticari alan hala şekilleniyor. EEA gibi örgütlerle, Ethereum topluluğunda aktif olan insanlara bu yeni teknoloji ile ilgili düzenlemeyi şekillendirmek için bir yol açılmaya gayret ediliyor. EEA’nın kesinlikle bildiği bir gerçek var: yeni iş düzeni rakamlar ve dağıtık sistemler üzerine kurulacak.

Kurumsal blokzincir uygulamalarını keşfedeceğimiz bu seride, dağıtık teknolojinin ve kripto para birimlerinin yol açtığı yenilik çağrısının büyük şirketleri ve kamu kuruluşlarını nasıl harekete geçirdiğini inceleyeceğiz. Kripto para birimleri, akıllı sözleşmeler, aracısız ticaret ve blokzincirinin neleri değiştirdiğini birlikte göreceğiz.

Kaynak: https://bit.ly/2Jzpum6

Boğaziçi Üniversitesi 3. Sınıf Ekonomi öğrencisi olan Deniz Özgür, yeni teknolojilere olan ilgisi ile 2017’den beri blockchain ve dağıtık sistemler üzerine çalışıyor. Akıllı sözleşmeler ve yazılım konusu ile dahil olduğu teknolojiyi anlama ve uygulama konusunda kurumsal ve bireysel problemlerin çözülmesi için çalışmalarına devam ediyor. Deniz, ilk aşamanın eğitim olduğu bilinciyle uluslararası kaynakların çevrilmesi ve orijinal içerik üretimi ile Mart 2019’dan veri Twitter üzerinden paylaşımlarını sürdürüyor. Teknolojiyi anlaşılır kılmanın geniş kitlelere ulaşmak yolunda en önemli atılım olduğu düşüncesiyle paylaşımlarında sade ve eğlenceli bir dil benimseyerek büyüyen bir kitle elde etmeyi başardı. Nisan 2019’da kurumlar için blockchain çözümleri geliştirmekte kullanılan açık kaynak kodlu Hyperledger projesinin Türkiye topluluk liderliği görevini üstlenen Deniz, lider teknolojilerin Türkiye’de daha faal olması ile ekosistemin uluslararası görünürlüğünün artacağı görüşünde.