Kaskı tak, eldivenleri giy, yükleme tuşuna bas ve hop Matrix gibi bir dünyanın içindesin. Koşuyorsun, uçuyorsun, ellerinle cisimleri havalandırıp Babil kulesi inşa ediyor, en üst katında Penthouse keyfi yaşayıp alt katları kiraya veriyor, yüz binlerce dolar kazanıp gerçek hayata geri dönünce kapıya Lamborghini çekiyorsun. Kulede canın sıkılınca zindanlara giriyor, canavarları kesiyor, oyun ve eğlence bitince iş arkadaşların ile dijital toplantı odalarında sanal avatarlarınız eşliğinde dünyanın gıda ve sağlık problemlerini çözüyorsunuz ve bunun adı metaverse oluyor!
Bir grup insan ahirete göçmüş, bunlara sormuşlar “nereye gitmek istersiniz? Seçim yapın, cennet mi yoksa cehennem mi?” Gezip görelim karar verelim diye düşünmüş bizimkiler. Önce cehenneme gitmişler; alemler, partiler, herkes eğleniyor. Sonra cennete gitmişler; herkes ibadet ediyor, tamam huzurlu bir ortam ama hiç eğlence yok. Hemen karar verip cehennemi seçmişler. Cehenneme girip kapılar arkadan kapanınca bir bakmışlar kazanlar kaynıyor, zebaniler insanlara işkence ediyor “Allah! Biz nereye geldik yahu?” Şaşırmışlar. Dönüp kendilerini itekleyen zebaniye “Biz yanlış yerdeyiz herhalde? Bize hiç böyle gösterilmedi burası.” diye sormuşlar. Zebani de yapıştırmış cevabı: “Siz ziyaret ederken reklam kuşağı oynuyordu.”
Metaverse reklamları bittiğinde kafanıza takmanız gereken kaskların ne kadar pahalı, kullanılmasının ne kadar meşakkatli, vücudunuz sabit dururken beyninize uçup kaçma bilgisi göndermenin ne denli sağlıksız olduğunu anlayacaksınız. Diğer yandan bu teknolojiler son 20 senedir mevcut, son 10 senedir nihai tüketicilerin erişebileceği kadar yakın ve son 5 senedir her eve girebilecek kadar yaygın ancak ne olduysa metaverse çılgınlığı ortalığı sarmış durumda. Beklentiler yeni bir galaksiye ulaşmak, gerçekler ise halıya takılıp düştüğünüz 10 metrekarelik bir salon. Gerçeklere hoş geldiniz!
Peki nedir bu metaverse?
İnternet gibi zengin bir bilgi dünyasında kavramın ne olduğunu bir kez daha papağan gibi tekrar etmenin bir anlamı yok. Bir zahmet Wikipedia’ya bakıverin. Gelecekte bir gün insanlar bugün hayalini kurduğumuz standart bir metaverse evrenine girebilir ancak bugün kavramı farklı bir açıdan ele almak gerekiyor. Metaverse, Web 3.0 ile dijital varlıkların sahipliğinin bireylere verildiği ve bireylerin bu dijital varlıkları üretildikleri projelerden çıkarıp diğer projelere taşıyabilme özgürlüğüdür. Bunu yapmanın tek yolu ise şimdilik blockchain teknolojisini kullanmaktan geçiyor. Zira dijital dünyada verinin sahipliğini, merkezi yapılara ihtiyaç duymadan, bireylere veya organizasyonlara hatta algoritmalara mutlak şekilde veren teknolojidir blockchain.
Metaverse kavramını sadece blockchain altyapısı ve dijital varlıklar ile sınırlandırmak haksızlık olur. Gerçek dünyadaki varlıkları da metaverse’e taşımak mümkün olabilir. Peki nasıl? Evinizin tapusunu, arabanızın ruhsatını düşünün. Cep telefonunuzdan market siparişi verirken kullandığınız kredi kartını düşünün. Hepsi gerçek ve fiziksel nesneler ile ilişkilendirilmiş veriler. Bu verileri dijital dünyaya taşıdığımız anda gerçek dünyadaki emtiaları ve iş süreçlerini de metaverse konseptinin içine uyarlamak mümkün olabilecek.
Fikren ve teknolojik altyapı olarak metaverse dünyasının kapısı açılmıştır ancak bugün bizlere sunulan reklamlara aldanmamak gerek. Eğer bu reklamları atlatmayı başarabilirsek bu yeni ve devasa dünyanın üreticisi olabiliriz, en azından boynumuza geçirdiğimiz yularları başkalarının eline vermek yerine kendi özgürlüğümüz ve özgünlüğümüz için ürettiğimiz değer ve tükettiğimiz kaynakları kendimiz yönetebiliriz. Aksi takdirde modern medeniyet anlayışının ışıltılı cazibesiyle; endüstriyel çiftliklerdeki tavuklardan, ömrünü daracık bir kafeste yem yiyerek süt veren ineklerden bir farkımız kalmayacak.