Yasa düzenleyicilerin kara para aklama, terör finansmanı ve vergi kaçakçılığı gibi yasa dışı faaliyetlerde artış gösteren kripto para kullanımı için duyduğu endişe her geçen gün artıyor.
Buradaki sorun hiç de yabana atılacak gibi değil: Kripto para birimlerinin kötüye kullanımının tam ölçeği bilinmiyor olsa da, küresel pazarın 7 milyar Euro’yu aştığı belirtiliyor. Bu araştırma, finansal suçlar, kara para aklama ve vergi kaçakçılığı için kripto paranın kullanımına odaklanıyor.
Kripto para birimleriyle ilgili gündeme getirilmesi gereken konular arasında, bu teknolojiyi çevreleyen anonimlik ilk sırada geliyor. Tam anonimlikten sözde anonimliğe (pseudo-anonymity) kadar değişen bu anonimlik, kripto para birimindeki işlemlerin yeterince denetlenmesini engelliyor. Şüpheli işlemlerin yasal mevzuat sınırlarının dışında gerçekleşmesini mümkün kılıyor ve suç şebekeleri böylelikle yasal sorunu olmayan “temiz nakit” erişimini kolaylaştırmak için kripto para birimlerini kullanabiliyor. Vergi kaçakçılığı söz konusu olduğunda, anonimlik en önemli konulardan biri haline geliyor. Vergi idaresi, vergiye tabi işlemin kim tarafından yapıldığını bilmediğinde, söz konusu anonimlikten dolayı gerçekleşen olası bir vergi kaçakçılığını tespit edemez ya da onaylayamaz.
Avrupa’daki mevcut yasal çerçeve bu sorunu çözmekte yetersiz kalıyor. Kripto paralara ilişkin anonim kalma olanaklarını ortadan kaldıran hiçbir yasa bulunmuyor. Buna karşın, değişim yaklaşıyor. AMLD5 olarak adlandırılan kara para aklama ve terör finansmanına ilişkin yönetmelikte yapılan beşinci değişikliğin kabul edilmesinde son aşamaya gelindi. AMLD5 sanal para birimlerine ilişkin bir tanımlama içerirken, bu paraların alım satım servislerine ve tüketicilere sanal para saklama hizmeti sunan cüzdan sağlayıcılara yasal sorumluluklar ve şüpheli işlemleri finansal istihbarat birimlerine bildirme görevi veriyor. Vergi idareleri ise elde edilen bilgiyi, vergi kaçıranlarla mücadelede kullanma yetkisine kavuşuyor.
AMLD5’te yer alan sanal para birimi tanımlaması, kripto para kullanarak yapılan kara para aklama, terör finansmanı ve vergi kaçakçılığı faaliyetlerine karşı mücadele etmek için yeterli zemini sağlıyor. Yine de, kripto paranın da dahil olduğu sanal para birimlerinin kullanım vakalarının yakından takip ederek, yapılan tanımlamanın yeterliliğinin ilerleyen süreçte de korunmasını sağlamak büyük önem taşıyor.
Kripto para piyasalarındaki kilit oyunculara göz attığımızda, bunların bir kısmının AMLD5’e dahil edilmediğini görüyoruz. Bu durum, kara para aklama, terör finansmanı ve vergi kaçakçılığıyla mücadelede kör noktalar meydana getirebilir. Verilecek sayısız örnek var ve ilk akla gelenler kripto para madencileri, saklama cüzdanı olmayan olmayan kripto para borsaları, donanım ve yazılım cüzdan sağlayıcıları, ticaret platformları ve coin arzcıları olarak sıralanıyor. Kötü niyetli kişiler bu kör noktaları fırsata çevirebilir. Bu durumun gerçekleşmesi; kara para aklama, terör finansmanı ve vergi kaçakçılığı ile mücadelede olumsuz bir maddi etkiye sebep olursa, AMLD5’in kapsamının genişletilmesi düşünülmelidir.
Genel kullanıcının anonimliği hususunda ilk anda eyleme geçilmedi. Komisyon, kullanıcıların gönüllü kayıt olmasına dayalı bir sistemi ancak bir sonraki ülkeler üstü risk değerlendirmesinde gündeme alacak. Eğer yasal düzenleyiciler kara para aklama, terör finansmanı ve veri kaçakçılığıyla daha etkili mücadele etmek adına kripto para kullanıcılarının anonimliğini gerçekten kaldırmak istiyorsa, bu yaklaşım pek de ikna edici görünmüyor. Zorunlu bir kayıt ve bunun uygulanacağı önceden belirlenmiş bir tarih daha iyi bir yaklaşım olacaktır. Elbette böyle bir durumda sisteme yapılan müdahale de daha fazla olacaktır. Uygun orantıyı koruyabilmek adına, zorunlu kayıt işlemi bir önemlilik eşiğine tabi tutulabilir.
Bazı kripto para birimlerinin bazı özelliklerine ilişkin yasaklamaların da gündeme alınması gerekiyor. Bu konuda akla ilk olarak kripto para kullanıcılarını takip edilemez hale getirmek için tasarlanan özellikler geliyor. Bu seviyede bir anonimliğe neden gereksinim duyuluyor? Böyle bir özelliğe izin vermek, bu tür servisleri suçluların lehine çevirmiş olmuyor mu? Herhangi bir durumda, yasak uygulamasının her zaman bir kripto para biriminin kötüye kullanımına çok fazla olanak tanıyan belirli özelliklere yoğunlaşması gerekiyor.
Avrupa kara para aklama, terör finansmanı ve vergi kaçakçılığında kripto para kullanımına ilişkin gündem oluşturmak için uygun bir zemine sahip. Ancak kripto para faaliyetleri Avrupa ile sınırlı kalmadığı için, bu konuyu uluslararası zemine çekmek daha uygun olacaktır. Kara para aklama, terör finansmanı ve vergi kaçakçılığıyla mücadelede kuralları başarıyla uygulamaya koymak ve tatbik etmek için uluslararası iş birliği kritik önem taşıyor. Yasal düzenleyiciler açısından bakıldığında, devam eden G20’de kripto paraların regülasyonuna verilen önem olumlu bi gelişme olarak görülüyor.
Blockchain konusunda ise, bu teknoloji ve kara para aklama, terör finansmanı veya vergi kaçakçılığı ile bağlantı kurmak, meseleye körlemesine bakmak olacaktır. Blockchain’in yasal çerçeve içindeki ekonomi genelinde sayısız uygulaması bulunuyor. Blockchain teknolojisinin uygulamalarından sadece birinin bazı çevrelerce kötüye kullanılıyor olması nedeniyle, Blockchain ve bu alanda çalışan FinTech’lere zorlayıcı yükümlülükler getirerek gelecekteki inovasyonun önüne geçmek akıllıca bir hareket olmayacaktır. Bu nedenle Blockchain’in kara para aklama, terör finansmanı veya vergi kaçakçılığı perspektifinde ele alınmaması; kara para aklama, terör finansmanı veya vergi kaçakçılığına karşı mücadelenin, kripto para birimlerinin kötüye kullanımına odaklanması gerekiyor.
Avrupa Parlamentosu’na bağlı TAX3 Komitesi tarafından, finansal suçlar, kara para aklama ve vergi kaçakçılığı için yasal bağlam ve göstergelerin ele alındığı kripto para birimleri Blockchain raporunun tamamını bu sayfadan okuyabilirsiniz.