Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 23.04.2021’de yaptığı açıklamada kripto varlıkların hukuki statüsünün düzenlenmeye çalışıldığını, düzenlemenin 2 hafta içinde hazır olacağını söyledi. Bu süreçte düzenlemeye ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı.

Buna karşın, 01.05.2021 tarihinde yayınlanan “Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”te, “kripto varlık hizmet sağlayıcılar”a bazı yükümlülükler getirildi fakat “kripto varlık hizmet sağlayıcılar” kavramının henüz Türk hukukunda karşılığının bulunmaması kafa karışıklığına yol açtı.

Kavrama ilişkin dünyada temelde ikili bir ayrım olduğu söylenebilir. ABD tarafında (ABD’nin de üyeleri arasında bulunduğu G7 ülkeleri tarafından kurulan FATF tarafından yapılan tanım) “VASP: virtual asset service providers-sanal varlık hizmet sağlayıcılar” ifadesi üzerinden düzenlemeler gerçekleştirilirken Avrupa tarafında çalışmalar (Avrupa Konseyi tarafından yapılan Regulation of Markets in Crypto-assets/MiCA çalışmalarındaki tanım) “CASP: crypto asset service providers-kripto varlık hizmet sağlayıcılar” ifadesi üzerinden ilerliyor.

MiCA’in 8 No’lu Değerlendirmesi; mevzuatın kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele amacına da katkıda bulunmak üzere kaleme alındığını, bu sebeple “kripto varlık” tanımının FATF tavsiyelerinde kullanılan “sanal varlık” kavramına karşılık geleceğini, ayrıca CASP tanımının FATF’in VASP tanımını da kapsayacağını açıkça ifade ediyor.

Yine de her iki mevzuat detaylı olarak incelendiğinde, MiCA’in doğrudan FATF’in VASP tanımını kullanmadığı görülüyor. Kavramlar arasındaki temel fark; FATF’in “sanal”, MiCA’in ise “kripto” varlıklara vurgu yapması. FATF’in “sanal varlık” kavramı; “dijital olarak alınıp satılabilen, aktarılabilen ve ödeme veya yatırım amaçlarıyla kullanılabilen dijital değer karşılıkları” şeklinde. MiCA’in “kripto varlık” kavramı ise; “dağıtılmış defter ve benzeri teknolojiler kullanılarak elektronik olarak aktarılabilen ve saklanabilen değer veya hakların dijital bir temsili” olarak tanımlanıyor. Tanımlar birbirine oldukça yakın, ancak MiCA tanımında dağıtılmış defter benzeri teknolojilerin kullanımına vurgu yapılıyor. Ayrıca MiCA; kripto varlıkların “utility tokens” (hizmet jetonları), “asset-referenced tokens” (varlık bazlı jetonlar) ve “e-money tokens” (elektronik para jetonları) olarak üç temel kategoriden oluştuğunu belirtiyor.

VASP’ler, aşağıdaki finansal hizmetleri sağlayanlar olarak kabul ediliyor:

  • sanal ve itibari varlıklar arasında alım-satım
  • sanal varlıklar arasında alım-satım
  • sanal varlık transferi
  • sanal varlıkların veya sanal varlıklar üzerinde kontrol sağlayan araçların saklanması/yönetimi
  • sanal varlık ihracı, teklifi veya satışı

CASP’ler ise aşağıdaki hizmetleri verenler olarak sayılıyor:

  • kripto varlıkların üçüncü şahıslar adına saklanması ve yönetilmesi
  • kripto varlık alım-satım platformlarının işletilmesi
  • kripto ve itibari varlıklar arasında alım-satım
  • kripto varlıklar arasında alım-satım
  • üçüncü kişiler adına kripto varlık alım-satım emirlerinin yerine getirilmesi
  • kripto varlıkların piyasaya arzının gerçekleştirilmesi
  • üçüncü kişiler adına kripto varlık alım-satım emirlerinin toplanması ve saklanması
  • kripto varlıklara ilişkin danışmanlık verilmesi

Farklı şekillerde ifade edilseler dahi, VASP ve CASP kavramları arasında belirgin farklılıklar olmadığı, kavramların tamamen olmasa da örtüştüğü açık. Bununla beraber, CASP tanımının VASP tanımına göre daha geniş olduğu, örneğin “kripto varlıklara ilişkin danışmanlık verilmesi” hizmetini de kapsadığı görülüyor. MiCA’in 8 No’lu Değerlendirmesi; “üçüncü kişilere profesyonel olarak bir veya daha fazla kripto varlık hizmeti sağlamak olan kişi” olarak tanımladığı CASP kavramının olabildiğince fazla kripto varlık şirketi ile henüz mevcut olmayan ama gelişeceği öngörülen pazarları da kapsayabilmek adına VASP kavramından daha geniş tutulduğunu belirtiyor.

MiCA tanımı bakımından özellik arz eden bir durum da; hangi kripto varlık servislerinin MiCA düzenlemesine dahil olmadığının açıkça düzenlenmiş olması. MiCA düzenlemeleri, çeşitli AB direktiflerinde tanımlanmış olan; finansal araçlar, elektronik paralar (bu Yönetmelik kapsamında elektronik para jetonu olarak nitelenenler hariç), mevduatlar, yapılandırılmış mevduatlar ve menkul kıymetleştirmeleri kapsamıyor. Ayrıca Avrupa Merkez Bankası, üye ülkelerin merkez bankaları, sigorta kuruluşları gibi pek çok kuruluşun MiCA düzenlemeleri ile bağlı olmayacağı da açıkça düzenlenmiş. Buna karşın, AB üyesi olmasa dahi AB üyesi ülkeler ile yönetmelik kapsamındaki hizmetlerin alım veya satımını gerçekleştirecek ülkelerin de bu düzenlemeler ile bağlı olacağı belirtilmiş. Dolayısıyla taslak yürürlüğe girdiği takdirde Türkiye menşeli firmalar da AB ülkelerine söz konusu faaliyetlere ilişkin hizmet sunduğu takdirde MiCA düzenlemelerine uymakla yükümlü olacak.

Türkiye’nin FATF üyesi olmasına rağmen konuya ilişkin hazırladığı yönetmelikte doğrudan “kripto varlık hizmet sağlayıcılar” ifadesini kullanması, bundan sonraki düzenlemelerde de daha kapsayıcı olan MiCA tanımını esas alacağı şeklinde izlenim uyandırıyor. 2024 yılına kadar son halini alarak yürürlüğe girmesi beklenen MiCA taslağının halihazırda pek çok konuyu detaylı şekilde düzenlediği gibi, henüz gelişim aşamasında olan kripto varlık faaliyetleri için dahi tanım çizmeye çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, bu kadar kapsamlı bir taslağı esas alarak iç hukuk düzenlemeleri yapma yoluna gitmek Türkiye’nin işini oldukça kolaylaştıracaktır.

Av. Elif Dönmez, 2017 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Bilişim hukuku ve ceza hukukunun çeşitli alanlarında çalışmaları yayınlandı. Halihazırda avukatlık faaliyetlerini sürdürmekte ve Marmara Üniversitesi Kamu Hukuku yüksek lisans programı kapsamında Kripto Paralar ve Ceza Hukuku konulu tez çalışmasını yürütmektedir.